Aydın Denge Gazetesi'nin 20 Mart 2015 Cuma günü yayınlanan nüshasında yazılarımızın yayınlandığı köşemizin hemen yanında Salavatlı’da Kurulu bulunan MEGE Enerji'nin sahibi Sayın Muharrem Balat, jeotermal enerji ile ilgili bazı açıklamalarda bulunmuş.
Biz de tarımın bir temsilcisi, Jeotermal bir alanda yer alan bir ilçenin Ziraat Odası Başkanı ve Aydın Ziraat Odaları jeotermal Komisyonu Başkanı ve bu alanda Acizane bir kalem kitaba almış ve günü birlik yazılar üreten bir sivil toplum kuruluşu yöneticisi olarak olarak Sayın Balat’ın demeciyle ilgili ekleme, analiz, eleştirme ve konuya bilgi koyma ihtiyacı hissettik.
Aydın’da Ticaret Borsası Salonu'nda eski Valimiz Sayın Kerem Al’ın da katıldığı İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürülüğü'nün hazırladığı bir sunum ve proje toplantısında konu ile ilgili söz almış, diğer bazı jeotermal İmtiyaz sahibi şirketleri eleştirirken, Sayın Batal’ın sahibi olduğu MEGE ENERJİ’nin çevreye duyarlılığı ile ilgili çaba ve özeninden dolayı kendilerini övüp tebrik etmişti. Bu toplantının sonrasında Sayın Balat'la daha önce telefonla görüşmüştük. Daha sonra kendilerini ziyaret edip görüş alışverişinde bulunmak istemişsek de çeşitli nedenlerle bir araya gelemedik.
Yazımıza başlamadan önce belirtmem gerekir ki bu ülkenin petrol ve doğal gaz dışında milli enerji kaynakları kendi kendine yetecek durumdadır. Mutlaka rüzgar, güneş, dalga ve jeotermal enerjiden son katresine kadar yararlanmalıyız. Enerji açığımızın son yılda ülkemizin cari açığına yaklaşık 290 milyar dolarlık bir katkısı olduğunun bilincindeyiz.
Ülkemize ve Aydın’a enerji alanında yatırım yapan her müteşebbisin ve sanayicinin hak ettiği tepki teşekkürden ibaret olmalıdır. Aydınlı olarak onlara minnettarız. Ancak toprağımıza, suyumuza, havamıza ve insanımıza saygı göstermeleri şartı ile. Bu toprakların yer altı kaynaklarından ve devletin bu alanda verdiği trilyonlarca lira destek ve elektrik üretimi karşılığı kazanılan paralara rağmen bu saygısızlık devam ederse karşı çıkarız.
Sayın Balat, en doğru cümle ile demecinin ilk paragrafını oluşturmuş: ”Doğru ve iyi kullanılırsa hem insan, hem de çevre sağlığı açısından hiçbir zararı yok.” İşte biz de bu noktada itirazımızı yükseltiyoruz. Jeotermal imtiyaz sahibi bazı şirketler jeotermal enerjiyi doğru kullanmayarak çevreye ve insana zarar veriyor. Sayın Balat’ın Salavatlı’yı tek örnek olarak ele alması yanlış. Lüten Kızıldere’de 7 gün 24 saat Büyük Menderes’e dejarj yapan 4,7 Mw gücünde kurulu üretim tesisini, Pamukören’de her saniye tonlarca suyu Kayran deresine boşaltan enerji tesisini gözden kaçırmayalım. Germencik Ovası ise içler acısı. Hem atmosferi, hem tarım topraklarını hem de Büyük Menderes’i kirleten dereleri görmemek imkansız. Unutmayalım ki Büyük Menderes’in suları çok büyük oranda tarımsal sulamada kullanılmakta, hatta yaz dönemlerinde zaman zaman Söke'nin sulama ihtiyacının karşılanamadığı dönemler olmaktadır. Büyük Menderes’e boşaltılan her jeotermal akışkan tarım topraklarına boşalmakta; bu topraklarda bor başta olmak üzere, bazı ağır metaller birikmekte; sodyum bikarbonat dolayısıyla SAR oranı artmakta; toprakların Ph’ı yükselmektedir.
Sayın Balat, "İnsanların binlerce yıldır jeotermal sulardan şifa bulduğu”na dikkat çekerek, jeotermal sondaj kuyularından gelen akışkanlarla, doğal çıkışlı mineral sıcak suları aynı kefeye koyarak, doğal olmayan enerji üretim amaçlı jeotermal suları aklamak istemektedir. Öncelikle her iki suyun kimyasal bileşikleri aynı değildir ve analizleri aynı sonucu vermez. Her doğal çıkışlı mineral su şifalıdır da denemez. Jeotermal sondajların derinlerden getirdiği akışkan içindeki insana, hayvanlara, bitkilere, tarım toprakalarına, yer altı sularına ve yer üstü sularına karıştıkları anda ne gibi zararlara yol açacaklarını ilerleyen yazılarımızda yer vereceğiz. Devam edeceğiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.