Takip Et

19.YÜZYILDA AYDIN VİLAYETİ VE KAZALARINDAN ORTAKÇI’DA TARIMA KISA BİR BAKIŞ -5 (PAMUK TARIMI)

XIX. yüzyıl kayıtlarına bakıldığı zaman üzüm üretiminin ve bağcılığın daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi Anadolu’da çok yaygın olduğu ve birçok bölgede yetiştirilen meyveler içerisinde öne çıktığı söylenebilir. Bağcılığın öne çıkmasında en önemli faktörler arasında üzümün yaş olarak tüketilmesinin yanında, daha çok kurutulup kışlık yiyecek olarak saklanması, üzümün kaynatılarak pekmez, pestil, sirke vb. ürünlerin yapılması ve bu yiyeceklerin Anadolu insanın vazgeçemediği temel gıdaları arasında olmasını sayabiliriz. Temettuat defterlerinden hareketle yapılan çalışmalarda da bağcılık diğer meyvelerle kıyaslandığı zaman öne çıkmaktadır. Bu çalışmaların bazılarında bahçe ile beraber verilmiş, bazılarında toplam hâsılat verilirken, öşür miktarları verilmemiş, bazılarında ise öşür miktarları belirtilirken toplam hâsılatları belirtilmemiştir (164).

Bu dönemde, İzmir’in art bölgesinde yer alan Tire, Aydın, Milas’ta yılda 300.000 kantar küçük taneli kuru üzüm üretilmekteydi. Ürünün yarısı Fransa, Yunanistan, Rusya ve Tiryeste’ye ihraç edilmekte, kalan yarısı ülke içinde tüketilmekteydi. Aydın’da yetiştirilen kuru üzümün kantarı 50–55 kuruştu. Buna paketleme ve İzmir’e gemiye teslimat fiyatları da dâhildi (165).

Ancak üreticilerin mahsulün çok bereketli olduğu dönemlerde ellerinde mal kalmaması için bir an önce ellerinden mallarını çıkarmak gayretleri üzümü zaten bu fırsatı kollayan komisyonculara yok pahasına satmalarına neden oluyordu (166).

1870’de Fransız bağlarını yok eden filoksera hastalığı daha sonra tüm Avrupa ve nihayet Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki bağlara zarar vermiş bu hastalığa karşı sürekli bir mücadele sürdürülmüştü. Fransız üzümcülüğünü kalkındıran Amerikan üzüm asmalarını ithaliyle Osmanlı İmparatorluğunda bu konuda başarıya ulaştı (167).

Buharkent ve çevresi Osmanlı döneminde önemli üzüm alanlarına sahipti. Bağcılık için uygun değer iklim koşullarına sahip olan Buharkent, özellikle sofralık ve kurutmalık üzüm yetiştiriciliğinde çok önemli bir paya sahipti. Bunun yanında hatırı sayılır miktarda kuru üzüm üretilmekteydi. Bunda da en büyük etken sulanabilen tarım alanlarının kısıtlı olması dolayısıyla sulanamayan alanlarda bağ oluşturabilme imkânının bulunması idi. İncir ve zeytinle beraber bağlar da geniş alanlar kaplamakta idi. Bölgede sonradan(XIX. yüzyıl sonlarında) dikimi yaygınlaşana ve çekirdeksiz ve razakı üzüm çeşitlerinin yanı sıra, bölge iklimine uyum sağlamış bulunan yüzyıllardır bilinen ve kuraklığa dayanıklı geleneksel çeşitler yetiştirilmekte idi. Bunların en önemlileri siyah gemre, pembe gemre, dimrit, ak dimrit, kızıl üzüm, yediveren, sultaniye ve Çatak moru idi.

Ortakçı’da 1844/1845 yıllarında üzüm tarımı da yapılmakta idi.190 vergi veren haneden 55’i üzüm tarımı ile uğraşmakta olup Ortakçı’nın üzümden ödediği öşür miktarı 1844 yılı için 1176 Guruştur.1845 yılı için de üç üreticinin 213 Guruş üzüm öşürü ödeyeceği kayda bağlanmıştır.

 

Ortakçı Kazasında üzüm tarımı, kaza merkezi Ortakçı’nın yanı sıra, genellikle Feslek ve Gencelli köylerinde yapılmaktaydı.

 

Feslek’te 42 hanenin 18’i üzüm tarımı yapmakta idi. Bağ alanları 23 dönüm ve 3 evlek idi.(Yaklaşık 65 dekar) Bu tarımdan H.1260/M. 1844 yılında 960 Guruş hâsılat elde edilmiş; karşılığında ise 115 Guruş öşür ödenmiştir. H. 1261/M. 1845 yılında 5 hane için tahmin edilen öşür miktarı ise 310 Guruş öşür olarak kaydedilmiştir (168).

 

Gencelli’de ise 42 hanenin 20’si bağcılık yapmaktaydı. Bağ alanları ise 48 (yaklaşık 130 dekar) dönümden ibaretti. Ürettikleri üzümden H.1260/M. 1844 yılında 885 Guruş hâsılat elde edilmiş; karşılığında ise 67 Guruş öşür ödenmiştir. H. 1261/M. 1845 yılında 4 hane için tahmin edilen öşür miktarı ise 80 Guruş öşür olarak kaydedilmiştir (169).

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.