Takip Et

GİRDİ MALİYETLERİ VE DESTEKLEMELER’E FARKLI BİR BAKIŞ

2019 yılının son günlerinde Türk çiftçisinin en üst düzeydeki şikayetlerini sıralayacak olursak;

• Girdi maliyetleri

• Destekleme oran ve miktarlarıdır.

Özellikle2019 yılı Tarımsal Destekleme Tebliği Türk çiftçisinde büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır.Özellikle tarımsal girdi fiyatları dikkate alınmadan,sadece Maliye Bakanlığı’nın ölçütleri doğrultusunda hazırlanan ve pek çoğu,”komik” rakamlardaki desteklemeler Türk tarımının sürdürülebilirliği ve rakip ülkelerle rekabet açısından mevcut bir tehlike ve oluşumdur.

Sayın Prof.Dr.Fahri Yavuz ve Şerif Dilek tarafından “TÜRK TARIMINA YENİDEN BAKIŞ” adı altındaki çalışmada,

“Tarımsal girdilerin uygun kullanımı hem gıda güvencesi hem de gıda güvenliği açısından çok önemli olduğundan bitkisel üretimde dönüme motorin, kimyevi gübre ve sertifikalı tohum kullanımı desteği verilmektedir. Düşük faizli yıllık tarımsal krediler son on beş yılda 4,3 milyar TL’den yaklaşık 40 milyar TL’ye ulaşmış ve bu kredilerin dönüş oranları yüzde 40’lardan yaklaşık yüzde 100’e yükselmiştir. Ekonomik sulanabilir 8,5 milyon hektar alanın sulamayı bekleyen 3 milyon hektarı için sulama yatırım ve projelerine hibe ve sıfır faizli kredisi desteği verilmektedir. Gübre ve ilaç desteklerinde gıda güvenliği, sürdürülebilir arazi kullanımı ve çevre dikkate alınmalı, tohumculukta tekelleşme önlenmeli, yerli/yerel tohumlar korunmalı ve geliştirilmeli, devlet tarımsal krediler vermekten çok düzenlenmesinde yer almalı, basınçlı sulama yaygınlaşmalı, alternatif su kaynakları geliştirilmeli, sulama suyu kalitesi izlenmeli, su ücretlendirme politikası yenilenmeli ve su yasası çıkarılmalıdır.” Görüşlerine yer verilmektedir.

“Tarımsal destekler son on beş yılda 1,8 milyar TL’den 12,8 milyar TL’ye yükselerek –reel değer olarak– 2,5 misli artmıştır. Bu destekler içinde hayvancılık destekleri de 83 milyon TL’den yaklaşık 3,8 milyar TL’ye yükselmiştir. Çiftçileri istenen doğrultuda yönlendirebilmek için desteklerin yedi yıl gibi uzun bir süre değişmeden devam etmesi gerekmektedir. Talebi canlandırmak ve düşük gelirlilere gıda desteği sağlamak için üretim yanında tüketime de destek verilmelidir. Havza bazlı desteklerde mukayeseli üstünlük daha çok dikkate alınmalıdır. Tarımda istikrarsızlığı azaltan risk yönetimi çalışmaları ile tarım sigortaları uygulamalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması destek politikalarında öncelikli olmalıdır. Destekler yüksek katma değerli ürünlere ve piyasa için üretim yapan işletmelere yönelik artırılmalıdır. Çiftçilerin desteklerden daha iyi yararlanmaları için sahada onlarla iyi iletişim kurulmalıdır. Ekonomideki büyüme ve arz-talep yönlü etkenler tarımın gelişmesinde çok daha belirleyici olduğundan tarımsal desteklerin etkisini abartmamak, tüm olumlu ve olumsuz gelişmeleri desteklere bağlamamak gerekmektedir.”

“Çiftçiler, ürünlerine katma değer sağlayan ticari faaliyetlerde yer almalıdır. Gelişmiş ülkelerde üretici birliklerinin tüketici hallerindeki satış oranları yüzde 90’larda iken Avrupa Birliği (AB) ortalamasında yüzde 50, Türkiye’de ise sadece binde 6’dır.” 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.