2005 yılında yürürlüğe giren 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” nun yürürlüğe girmesi sonrasında Türkiye tarım arazilerinde ne gibi değişiklikler meydana geldi?
Bu kanunda özellikle “tanımlar” bölümü ile ilgili konuşmak gerekir.
““Tanımlar” başlığı altında belirtildiği üzere; toprak, topoğrafya ve diğer ekolojik özellikleri bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi için uygun olan ve halihazır bu amaçla kullanılan veya ekonomik olarak imar, ıslah ve ihya edilerek bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi için uygun hale dönüştürülebilen bir sistemdir.” İfadesi bulunmaktadır.
Bu tanımlamalardan da anlaşılacağı üzere toprak, arazinin bir bileşeni niteliğini taşımaktadır. Bu nedenle, toprak ve arazi kavramlarının eş anlamlı olarak düşünülmesi ve birbirinin yerine kullanılması anlam karışıklığına yol açmaktadır.
Çünkü,” Toprak kaynaklarının doğru kullanılabilmesi ve yönetiminin sürdürülebilir olması için toprağa karakter kazandıran ve temel özellikleri olan ana materyal, topoğrafya, zaman, iklim ve biyosfer etmenlerinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Zira, tarım sektörü için toprağın önemi, diğer sektörlere göre daha fazladır. Tarımda toprak, hem tarım işletmesi için kuruluş yeri hem de bizzat üzerinde üretimin yapıldığı yerdir. Ayrıca toprak, tarımsal üretimde sanayideki gibi sadece bir kuruluş yeri değil, aynı zamanda üretimde bulunabilmenin de ilk şartıdır.”
Konumuza dönecek olursak,Toprak varlığınmızn miktarı nereden nereye geldiğimizin özetidir.
Türkiye’deki toplam arazi varlığının kullanım biçimleri farklılık arz etmekte olup, bu arazilerin kullanım biçimlerinin, 1980, 1991 ve 2001 Genel Tarım Sayımı Köy Genel Bilgi Anketi sonuçlarına göre 1980 yılında olan 14 747 (bin) hektar olan tarım arazisi miktarı ,1991 yılında 17 488 (bin) hektara ,2001 yılında ise 17 673 (bin>) hektara yükselmiştir.
“İşlenen arazi kapsamında tarla arazisinde ise, 1980 yılına göre 1991 yılında yüzde 16,3 oranında, 2001'de 1991'e göre yüzde 1,2 oranında bir artış olmuştur. Yine, meyve ve diğer uzun ömürlü bitkilerin bulunduğu arazide, 1991 yılında 1980 yılına göre yüzde 26,7; 2001 yılında 1991 yılına göre yüzde 4,1 oranında artış görülmektedir. Örtü altı yetiştiricilik dahil olmak üzere, sebzelik ve çiçek bahçelerinin yer aldığı arazi miktarında 1991 yılında 1980 yılına göre yüzde 44,3 oranında bir artış bulunurken, 2001 yılında 1991 yılına göre yüzde 6,7 oranında bir azalış görülmektedir.”
İşlenen tarım arazilerindeki artış 2010 yılına kadar devam etmiş,bu yılda toplam tarım arazisi miktarı TÜİK verilerine göre 24 437 bin hektara yükselmiştir.(TÜİK)
“günümüzde tarım topraklarının nüfusa oranının giderek azalmakta olduğu bilinmektedir. Toprak varlığının azalması, sadece ekonomik ve sosyolojik boyutta değil, çevresel açıdan da önemli bir sorundur. Çünkü, toprak ile çevre arasında çok hassas bir denge bulunmaktadır. Bu dengenin değişmesi çevrenin yanı sıra ekolojik çeşitliliği ve doğrudan içinde barındırdığı canlılar alemini de olumsuz yönde etkileyecektir.”
Diğer bir çalışmaya göre “Türkiye’de 2000 yılında 26.4 milyon ha işlenen tarım alanı varken 2009 yılında bu rakam 24.3 milyon ha’a düşmüştür. (Z.Karakayacı, Tarım Arazilerinin Amaç Dışı Kullanımının Sürdürülebilir Kalkınma Açısından Değerlendirilmesi)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.