Jeotermalin Sera ve Kaplıcalarda Yanlış Kullanımı
Jeotermal alanlarda çevre kirliliğinin sondajlama işlemi ile başladığını belirtmiştik. Ancak bu daha kirlenmenin ilk adımı…
Her ne kadar jeotermal alanlarda imtiyaz sahibi şirketler jeotermal zenginliği enerji üretimi dışında kullanmak istemeseler de son yıllarda seraların ısıtılması, örtü altı fide ve sebze üretimi amacıyla jeotermal suların kullanımı sonucunda ortaya çıkan atıkların çoğu kez yeterli önlem alınmadan doğaya boşaltılması gittikçe artan boyutlarda bir çevresel kirlilik sorununu gündeme getirmektedir. Eşanjörlerde ısıtılan tatlı sular sera ısıtmasında kullanıldığı gibi, Kızıldere örneğinde görüleceği üzere re-enjeksiyona gönderilmeyen ve dereler yoluyla Büyük Menderes’e boşaltılan jeotermal akışkanlar bazı sera sahiplerince, ısısının yüksekliği nedeniyle doğrudan sera ısıtmasında kullanılmaktadır
Havası, suyu ve toprağı bozulmuş ortamlarda yaşayan insan ve diğer canlılar bu durumdan olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu atıklar besin zinciri ve hidrolojik çevrim gibi yollarla, bir ortamdaki kirlilik değerini de etkilemektedir.
Tarımla çok da ilgisi olmayan, bilhassa Denizli’de sanayicilik yapan bir kısım müteşebbis,5686 sayılı yasanını imtiyaz sahibi şirketlere, jeoterla akışkanları kullanmada tanıdığı sonsuz özgürlükle ilgili yasaları bilmeden, araştırmadan yatırımlara girişmişlerdir. Bu yatırımlar çoğunlukla Buldan, Sarayköy ve Buharkent’te toplanmıştır.
Özellikle son yıllarda jeotermal ısıdan yararlanarak sera projelerinin üretilmesine hız verilmiştir. Denizli İli, Buldan İlçesi Yenicekent Beldesi’nde bulunan mevcut jeotermal üretimle –ısı enerji üretimi için yeterli olmadığından- seralar ısıtılmaktadır. Seraların atıkları Büyük Menderes’e boşalmakta olup, Büyük Menderes sularını ve Aydın Ovası’nı kirleten unsurların içinde yer almaktadır.
Bunun yanında pek çok yatırımcı Sarayköy’e bağlı Tekke, Kabaağaç ve Tırkaz mahallelerinden turizm yatırımı amaçlı olarak pek çok araziyi satın almışlardır. Çünkü bu bölgeler Turizm Bakanlığı tarafından geçtiğimiz sekiz-on yıllık dönemde “Termal Turizm Alanı” ve Sağlık Termal Turizm Alanı” ilan edilmişti.
Ancak son gelişmeler turizm yatırımcısının aleyhine cereyan ederek bölgede bir jeotermal elektrik santralı için ön lisans başvurusunda bulunuldu. Artık buralarda turizmden söz etmenin bir anlamı yoktur. Hiç bir turist 120 desibel gürültü, kükürt dioksit, radon gazı, bor cıva, arsenik üreten tesislerin yanında konaklamaz.
Bahsettiğimiz bölgede yüzyıllardır doğal çıkışlı sıcak sulardan yararlanarak turizm işletmeciliği yapmaya çalışan tesisler mevcuttur. Bunların yararlandıkları akışkanların debileri çok düşük olduğu için ciddi bir kirlenmeden söz etmek mümkün değildir.
Seraların yanında doğal çıkışlı olmayan jeotermal akışkanlardan yararlanan turistik tesisler de mevcuttur. Bunlar da atıklarını Büyük Menderes’e boşaltarak kirliliğe neden olmaktadırlar.
Bu jeotermal kaynaklar sıcaklıkları re-enjeksiyon için düşük ısıda kaynaklar sınıfındadır. Denizli Valiliği ise il genelindeki jeotermal kaynakları sadece parasal bir değer olarak gördüğü veya algıladığı için bu tesislerde (Kızıldere jeotermal Alanı, Yenicekent, Sarayköy Tırkaz, Karahayıt, Pamukkale) gerekli denetlemeleri yapmamaktadır. Yapılan denetlemelerde ise Türkiye’nin imzaladığı uluslararası ve ulusal yasalar göz ardı edilmektedir. Bu ilgisizlikten zarar gören Aydın İli tarım toprakları, yer altı suları, Büyük Menderes Nehrinde ve çevresinde yaşayan canlılardır. Bu jeotermal kaynakların Denizli/Aydın il sınırında yer alması dolayısıyla Denizli suyu, toprağı, içme suları ve genel olarak “çevresi”nin zarar görmemesi de önemli etkendir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.