Gölge mi, Canavar mı?
Bir çocuk "korkuyorum" dediğinde aslında çoğu zaman "beni anla" demek istiyordur.
Karşılaştığı karanlık bir oda, alt kattaki uğultu, televizyon ekranında aniden beliren görüntü ya da kitapta okunan bir masal... Bunlar onun küçük dünyasında dev birer canavara dönüşebilir.
Ama bil ki:
Korkular, çocuğun hayal gücünün ellerinden tutmuş halleri gibidir.
Onları küçümsemek yerine dinlemeyi
seçtiğimizde, çocuk sadece karanlıktan değil, yalnızlıktan da korunmuş olur.
"Anne, odama canavar girmiş!".
“Canavar mı olurmuş?” demek yerine
"Hadi birlikte bakalım, belki o da seninle tanışmak istemiştir" demek…
Kimi zaman bir peluş ayı, kimi zaman bir battaniye, bazen de sadece anlayan bir bakış yeter.
Çünkü çocukların büyüdüğünde hatırlayacağı şey, ne kadar korktukları değil, korktuklarında kimin yanlarında olduğudur.
Bir çocuk korktuğunda, cesaret öğrenmek için bir fırsat yakalar.
Ama cesaret yalnız başına gelmez. Güvenin kollarında büyür.
Bir anne, bir baba, bir öğretmen ya da bir kitap…
Çocuklara “korkular da geçer “ diyebilmenin yolu, önce onların yanında kalmaktan geçer.
Çünkü gün gelir o çocuk büyür, ve bir gün kendi çocuğu da gecenin bir vakti gelip fısıldar:
“Anne… Korkuyorum.” Ve o da bilir ki cevap şudur:
“Korkmana gerek yok, buradayım.”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.