Takip Et
  • 22 Mart 2014, Cumartesi

Yaşlılık ve sağlıklı yaşam

Büyük İskender döneminde insanlar 25 yaşı civarında ölürmüş. Uzak geçmişten günümüze geldiğimizde ise bunun neredeyse 3 kat arttığına şahit oluruz. Ömür 1900'lü yıllarda 50'li yaşlara 2000'li yıllarda da 80'li yaşlara uzamıştır.

Dünya nüfusu yaşlanıyor. Avrupa yaşlandı. Sıra ülkemize de geliyor.

Yaşlılık mı? Kim bu gruba giriyor? Neler hissediliyor?

Yaşlılık için yaş sınırı farklı ülkelerde farklı olsa da basitçe 60 yaşın üzeri yaşlı olarak kabul edilir. Diyebilirsiniz ki - benim gönlüm genç, ben o yirmilik delikanlılara taş çıkartırım! Belki gerçekten de yaparsınız! Ama artık konuşmak yerine dinlediğiniz, eskiye göre biraz daha erken soluklandığınız, "-dur bir! acele etmemek gerekir!" dediğiniz olmuyor mu? Tecrübeler ile biriken aklın sesini daha çok dinlemiyor musunuz? Bilgelik yaşamınıza daha da çok yerleşmedi mi? Ama bir tarafınız da "-boş ver ya! Atın ölümü arpadan olsun, ye gitsin! Bir daha mı geleceksin bu dünyaya" demiyor mu?

Her zaman olduğu gibi uç noktalar yerine, yani ne çok tedbirli ve kendine güvenen bir yapıda ne de bugünü yakalamak - yaşamak amacıyla sorumsuzca tüketmenin peşinde koşmak gerekiyor. Her zaman olduğu gibi orta yolu bulmak ve burada durmak önerilen şey.

Yaşlanmadan kaçmak mümkün müdür? Nasıl sağlıkla yaşlanılır? En önemli şey nedir?

Tüm canlıların temel yapı taşı hücrelerdir. Hücre sürekli bir döngü içindedir. Enerji üretir, iş yapar, bozulur, tamir edilir, enerji üretir, iş yapar, bozulur, tamir edilir... Bu döngü elbette sonsuz değildir, biter. Tamir sistemleri ile tamir edilemez ise de yıkılır ve ölür. Döngünün uzun olması için ise yapılması gereken şey "doğruları zamanında yapmak" olacaktır.

En önemli şey hareketliliği korumaktır. Ama bu hareketlilik "çekirdek çitleyerek yürümek" demek değildir. En az 30 dakika, yaşın kaldırabildiği ölçüde, hızlı-hızlı yürümek olabilir. Tüm vücut kasları kuvvetlendirilmeli, oturma - kalkma - yük taşıma - bedeni kullanma konularında bilgilenerek - hareketler doğru bir şekilde yapılmalıdır. Yaşla birlikte kas kütlesi azalır. Çok birikim, yıllar içinde çok kayıp ile sonuçlansa bile az birikime göre hep daha iyi durumda olacaktır. Kalan kas kitlesi ileri yaşta da hareketliliği korumaya yardımcı olur. Kasların hareketi ile kemiklerde yine daha fazla miktarda kalsiyum birikir ve yaşlılıkta da gözlenen kemik erimesi daha az oranda olur.

Bir diğer önemli konu da doğru şekilde nefes almaktır. Nefesteki oksijen vücut için olmaz ise olmaz değerindedir. Nefesi sigara ile kirletmekten kaçınmak, kalp - beyin damar hastalıkları açısından çok büyük önem taşıdığı gibi burundan başlayan ve akciğerlere kadar giden yolun kansere yakalanmaması açsından da çok önemlidir. Nefes alıp - vermenin nasıl düzgün bir şekilde yapıldığının öğrenilmesi sadece bu amaca hizmet etmekle kalmaz, aynı zamanda stresi de azaltır. Stres ile baş etmeyi yaşlılar zaten bilmektedir. Ama her işin elbet bir kolay yolu, bir nefeste rahatlama yolu vardır. Uyanıklık yanı sıra uykudaki nefes durması durumunun da varsa mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Bir de önlenebilir rahatsızlıklar vardır. Bu gibi durumların farkında olmak, daha bu duruma düşmeden mücadele etmek önem taşır.

Peki nelerdir bu durumlar?

İlk olarak kilo sorunu karşımıza çıkar. Kilo, şeker hastalığına, yüksek tansiyona, damar tıkanmasına davetiye çıkarır. Kilolu olmamak, yeterli ve dengeli beslenme - düzenli beslenme ve hareketli olmak ile mümkündür. Yanı sıra kan testleri ve tansiyon ölçümü gibi basit yöntemler ile de var olan hastalıkların erken tanınıp tedavi edilebilir.

Bir diğer erken tanınması gereken durumda kanserlerdir. Akciğer, boğaz, meme, barsak, prostat ve rahim kanserleri için 50 yaşından sonra düzenli incelemelerden geçmek uygun bir davranış olacaktır.

Çocukluk döneminde çıkılmaya başlayan merdivenler, gençlik ve erişkinlikte zirveye ulaşılması ile sonuçlanır. Merdivenlerden yaşlılıkta da geriye inilir. Düşmeden inmek için gözlerin ve kulağın sağlam, kasların ve kemiklerin kuvvetli, kalbin ve damarların yorulmaya dirençli, zihnin açık olması gerekir. Tüm bunlar da hareketliliğin sürdürülmesi, iyi nefes ve stres ile baş edebilmek ve "tedbiri zamanında almak" ile olur.

Prof. Dr. Nefati Kıylıoğlu

Adnan Menderes Üniversitesi

Nöroloji AD, AYDIN

www.aydinnoroloji.com 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.