TZOB Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’ın “Türk Tarımının bugünkü Durumu, Sorunları ve Çözüm Yolları”nı içeren sunumunu okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz:
Kırsal kalkınmanın sağlanması için öncelikle yapısal sorunların çözülmesi gerekir. Başta orman köylüleri olmak üzere kırsaldaki yoksulluğu ortadan kaldırmak, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerini etkin olarak götürmek, kırsal altyapıyı modernize etmek, toprak, su, orman, çayır mera, su ürünleri stokları gibi doğal kaynakları korumak hayati önemdedir. Bunlar yapılırsa, kırsal kalkınmanın sağlanmaması mümkün değildir.
Genç nüfusun kırsalda tutulması açısından kırsal kalkınmayı çok boyutlu ele almalı, en başta yapısal sorunları çözmeliyiz.
Bu bağlamda, genç çiftçi projelerinin desteklenmesi kapsamında; kırsal alanda yaşayan genç çiftçilerin mahallinde uygulayacağı bitkisel, hayvansal, yöresel tarım ürünleri, tıbbi ve aromatik bitki üretimi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik projelere 30 bin liraya kadar hibe ödenmesini önemli buluyoruz.
Başta orman köylüleri olmak üzere kırsaldaki yoksulluğu ortadan kaldırmak, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerini etkin olarak götürmek, kırsal altyapıyı modernize etmek, toprak, su, orman, çayır mera, su ürünleri stokları gibi doğal kaynakları korumak hayati önemdedir.
Aile işletmelerinin önemi ve avantajları
Tarım sektörünün önemli bir yapı taşı olan aile işletmeleri küresel gıda güvenliği açısından da önemli bir yere sahiptir.
Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) önerisi üzerine Birleşmiş Milletler, 2014 yılını Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı olarak ilan etti. Bu tema, açlık ve yoksullukla mücadele ve doğal kaynakların korunması açısından aile çiftçiliğinin öneminin vurgulanması amacıyla seçilmiştir.
Ülkemiz tarımı esasen aile çiftçiliğine dayanmaktadır. Tarım alanlarının giderek daraldığı, küresel ısınmanın önemli bir tehdit olduğu günümüz dünyasında, yeterli ve güvenli gıdaya erişim tüm ülkelerin öncelikleri arasında bulunmaktadır. Açlık ve yoksullukla mücadele, gıda güvenliğinin ve beslenmenin sağlanması, geçim kaynaklarının iyileştirilmesi ve doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması ve özellikle de kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınma açısından aile çiftçiliği büyük önem taşımaktadır.
Tarımsal desteklemenin ağırlıklı olarak aile işletmelerine yönelik olması gerekirken, büyük işletmeler desteğin önemli bir bölümünü almıştır. Aile işletmelerinin ayakta tutulması hem tarımın sürdürülebilirliği hem de ülkemizin gıda güvencesinin devamı açısından çok önemlidir. Küçük aile işletmeleri zarar etse de tarımı terk etmeyip üretimine devam etmektedir. Aile işletmelerinin yaşatılması bir zorunluluktur. Bu açıdan 2016’da başlayan küçük aile işletmesi desteği önemli bir adım olmuştur. Ancak yeterli değildir.
Aile işletmeleri, büyük işletmelere göre daha avantajlıdır.
Büyük işletmelerin tersine, aile işletmelerinin;
Aile işletmeleri daha çok kendi emeklerini kullandıkları için işgücü maliyeti düşüktür. Buna karşın, büyük işletmeler eleman çalıştırdıkları için işgücü maliyetleri yüksektir.
Büyük işletmeler, işgücü olarak eleman çalıştırmakta ve çoğunlukla da kalifiye eleman bulmakta zorlanmaktadır. Buna karşın aile işletmelerinde işgücü, aileden aktarılan temel beceriler nedeniyle kalifiye niteliktedir.
Sabit yatırım ihtiyacı büyük işletmelerde kurulum aşamasında sıfırdan yapılmaktadır. Aile işletmelerinde, sabit yatırım ihtiyacı mevcut altyapının belirli ölçüde kullanılabilir olması nedeniyle daha azdır.
Büyük işletmeler uygun araziyi satın almak veya kiralamak zorundadır. Aile işletmelerinde uygun arazi bulma kabiliyeti köyde komşu ve akrabalara ait arazinin kullanma şansı nedeniyle daha yüksektir.
Büyük işletmelerde patron işin başında değildir. İşletme profesyoneller tarafından yönetilmektedir. Buna karşın aile işletmelerinde aile üyelerinin işin başında olması nedeniyle iş takibi iyi durumdadır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.