Ülke kalkınması için çalışan dinamik nüfus ve çalışma özellikleri taşıyan bu nüfusun istihdamı önem arz etmektedir.Tarım sektörü de bazen sürekli bazen de mevsimsel olarak bu işgücüne ihtiyaç duymaktadır.
“İstihdamda tarım sektörünün payı zaman içerisinde azalmakla beraber tarımsal üretimde iş gücü önemini korumaya devam etmektedir.
Tarım nüfusu genel olarak yapılan tarımsal faaliyetlerin çeşitliliğine ve işin türüne bağlı olarak oluşan iş gücü ihtiyacına göre bölgesel değişiklikler göstermektedir.
Türkiye’de tarım işletmelerinin yapısal özellikleri gereği ortalama arazi büyüklüğü 5,9 hektar olup, bu işletmelerin %94,1’i yirmi hektarın altında tarım arazisine sahiptir. Türkiye’de 23,2 milyon hektar alanda tarımsal faaliyet yapılmakta ve bu alanın %66’sında ağırlıkla bitkisel üretim gerçekleştirilmektedir.
Tüm bu üretim faaliyetleri içerisinde, 2001 tarım sayımı verilerine bakıldığında bölgelere göre değişmekle birlikte tarım sektöründe ortalama çalışılan gün sayısının 209 gün ve yıllık iş saatinin 1672 saat/iş gücü olduğu belirlenmiştir.
Gelişen ve küreselleşen Türkiye ekonomisinde tarımsal mekanizasyon kullanımı ne kadar yaygınlaşsa da emek yoğun üretim yapan işletmelerde iş gücü faktörü hâlâ büyük önem arz etmektedir. İş gücü kullanımı açısından değerlendirdiğimizde bazı üretim faaliyetlerinin emek yoğun bazılarının ise sermaye yoğun üretim gerçekleştirdiği bilinmektedir.
Türkiye’nin 2017 yılı bitkisel üretim verilerine bakıldığında, 68,1 milyon ton tarla ürünü, 30,8 milyon ton sebze ve 22,1 milyon ton meyve üretimi gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda Türkiye’de ekim alanı ve bitkisel üretim miktarı bakımından ilk sıralarda yer alan buğday üretiminde iş gücü talebi düşük olup, toplam üretim masrafları içinde birim alana iş gücü maliyeti %10 civarındadır.
İş gücü gerektirmeyen mekanizasyonun yoğun olduğu buğday üretiminin aksine şeker pancarı üretim sürecinde özellikle çapalamada yoğun iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Şeker pancarının toplam üretim masrafları içinde birim alana iş gücü maliyeti %23’tür. Yoğun emek gerektiren ve birim alana iş gücü talebi yüksek olan sebze ve meyve üretiminde iş gücü masrafları, toplam üretim masrafları içinde önemli bir paya sahiptir.
2017 yılı ortalama maliyet verilerine bakıldığında, bamya %63,7 oranıyla işçilik masrafı en yüksek ürün iken, süs bitkileri ve tıbbi aromatik bitkilerin birim alanda işçilik masrafları %30 ile %55 arasında değişmektedir.
Meyve yetiştiriciliği açısından iş gücü talebi değerlendiğinde ise kiraz %48,6 ile en yüksek işçilik masrafına sahip ürün olup incir %38,3 ve vişne %36,3 oranında bir masrafa sahiptir.
Genel olarak değerlendirildiğinde, sebze ve meyve ürünlerinde birim alana en yüksek iş gücü talebi bamya, turp, hıyar (turşuluk), fasulye (taze), sarımsak, soğan, domates, kiraz, incir, vişne, çilek, elma ve üzüm iken en düşük talep ise tarla ürünlerinde buğday, arpa ve kırmızı mercimektedir.
Hayvancılıkta ise iş gücü talebi yoğun olmasına rağmen bu talebi karşılamada problemler yaşanmakta, özellikle çobanlık mesleği için nitelikli personel bulmakta sıkıntı yaşanmaktadır. Nitelikli iş gücü eksiği açısından bir değerlendirme yapıldığında sadece tarımsal üretim aşamasında değil arz zincirinin diğer aşamalarında da iş gücüne ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Tarım sektöründeki diğer iktisadi faaliyetlerde; örneğin tarımsal ham maddenin işlenmesi, taşınması ve depolanmasında nitelik sahibi ve uzmanlık alanına dâhil olan iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır.
İş gücü talepleri dikkate alındığında, Türkiye’nin tarım sektöründe bölge ve ürün grubuna uygun nitelikli iş gücünün geliştirilmesi gerekmektedir. İş gücünün planlanmasında nitelikler, deneyimler ve yeteneklere göre bir sınıflandırmanın yapılması gerekmektedir. Tarım sektöründeki stratejik ürünlerde değer ve ürün kaybının yaşamaması için özellikle emek yoğun yaş meyve sebze gibi alt sektörlerde nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle üretim sürecinde yer alan iş gücünün niteliğinin arttırılması, işçilerin ürünlerin niteliklerini bilmemesine yönelik eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi ve iş gücünün vasıfsız olmasından kaynaklanan ürün ve kalite kayıplarının önlenmesi için gereken tedbirlerin alınması gerekmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.