Takip Et

2016 YILI EGE TARIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ-1

2017 yılını idrak ettiğimiz şu günlerde Ege tarımının bir yıllık süreç içindeki kâr ve zarar hesabını gözler önüne sermek istedik.

2016 yılı için tarım ürünlerinin bir yıl önceki değerleri, girdilerdeki enflasyon, ihracat fiyatları, üreticinin ürününün tüccar ve hallere satış değerlerini kıyaslayıp dört işleme tabi tuttuğumuzda karşımıza çıkan tablodan kazananlar ve kaybedenleri iki ayrı safa koyduğumuzda, kazananlar safında tüccar, işletmeci, hal esnafı, pazarlamacı, ,ihracatçı ve tarımsal kredi veren bankaların bulunduğunu görmekteyiz.

Kaybeden kesim ise: Üretici.

Yukarıda saydığımız tarım kesimi aktörlerinin neredeyse hepsi de vazgeçilmez konumdadır. Ama ne hikmetse kaybeden kesim hep üretici olmaktadır. Vazgeçilir sınıfta görülen sadece üreticidir.

Ülkemizde tarım ürünlerinin pazarlama zinciri bellidir.

İç Pazar Zinciri: Üretici-hal esnafı(komisyoncu)-pazarcı-manav –market ve tüketici

Dış Pazar Zinciri: Üretici-tüccar-işletmeci-ihracatçı.

Bu zincirin hiçbir halkasının koparılıp atılmasından yana değiliz. Ancak bu zincirin halkaları nimette de ve külfette de kazançta da kârda da kader birliği yapmalıdırlar.

Üretim, pazarlama ve ihracattan oluşan mesleki kümelenmeler içinde en alt katmanda olan, en fazla risk taşıyan, en az sermaye birikimine sahip olan üreticinin zarar hanesine her yıl zarar rakamları eklenirken, diğer ticari sektör grupları kârlarına kâr katmaktadırlar.

Peki niye üretici hep zarar ederken diğerleri hep kazanmaktadır? Niye 2016 yılı da çiftçi-üretici açısından aynı sahnelerin yaşanmasına neden oldu? Neden ürün hasat döneminin en yoğun olduğu Temmuz-Kasım sürecinde üretici yeni kredi için banka kapılarını aşındırmaya başladı?

İşte cevaplar:

• Maalesef Türk çiftçisi modern anlamda örgütlenememiştir.

• “Üretici Birlikleri Yasası” günün ihtiyaçlarına cevap verememektedir.

• “Ortak Aklın'' en üst düzey örgütlenmesi olan kooperatifler, şirket ve hallerle rekabet edememektedir.

• Tarım ürünleri için az sayıda “müdahale kurumu” bulunmakta, bunlar da yetersiz kalmaktadır.

• Devlet, tarım ürünleri fiyatlarından elini ayağını çekmiş,”bırakınızcı” bir vahşi kapitalist piyasa anlayışı hüküm sürmektedir.

• Üreticilerin, üretici birliklerinin, kooperatiflerin piyasa fiyatlarını belirlemede herhangi bir rolü bulunmamaktadır.

• Heyette yer alan uzmanlara saygı duymamıza rağmen, rekolte tahmin heyetleri sanayici, işletmeci ve ihracatçının yelkenini şişirmek, üreticinin elindekini “yok” bahasına alabilmek için rekolte rakamlarını gerçeğin çok üzerinde göstererek fiyat kırılmalarına neden olmuşlardır.

• Serbest piyasa, rekabet, sürdürülebilir tarım, köylü milletin efendisi, gibi kavramlar değerini kaybetmiş yerlerde sürünmekte, alın terinin değil, para dolu kasaların kutsal değerleri hakim olmuştur 2016’da. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.