Osmanlı kanunnamelerindeki kayıtlara göre, bir çiftlikte yıllık üretimin asgari olarak yukarıda verilen
miktarlar doğrultusunda olması gerektiği belirtiliyorsa da, bu, köylülerin şartlara göre daha fazla ya da
daha az ürün yetiştirmeyeceği anlamı taşımamaktadır. Kuşkusuz, Osmanlı İmparatorluğunun bazı
eyaletlerinde köylüler çok daha fazla ya da az ürün yetiştiriyorlardı. Ancak merkezi devlet, vergi
gelirlerinde bir azalma olmaması ve büyük şehirler ile ordunun iaşesinin sağlanması için çiftliklerde yıllık
üretimin bu doğrultuda olmasını istiyordu (265).
Hububat ve sanayi ürünleri ziraatı yapılan araziler (Mezru Tarla) tarım toplumlarının en başta gelen
taşınmazlarıdır. Halkın temel gıdası olan ekmeğin hammaddesi ve bunun dışında tüketilen bulgur,
nişasta ve tarhana gibi gıdaların da ana malzemesidir. Halkın doğal olarak en önemli kaygısı, İhtiyacını
karşılayacak kadar buğdaya sahip olmak istemesidir. Kıştan evvel buğdayın ambara depolayan köylü,
klasik dönemin en mutlu insanı demektir.
Aynı zamanda üretimde buğdayı takip eden arpanın yeterince yetişmediği ve hasat edilemediği yıllarda
hayvanlar, insanların buğdayına da ortak olabilmektedirler. Arpa ve buğdayın sapından tam olarak
ayrılmamış bölümüne verilen ad olan “Melaz” da öşre tabi bir hububat üretim şeklidir.
Anadolu’da tahıl ziraatının ülke ekonomisi ve halkın geçimi için hayati bir önemi vardır. Halkın evinde
beslediği birkaç sağmal hayvandan elde ettiği süt ve süt ürünleri ile bahçesinde yetiştirip ekmeğine
katık yaptığı meyve ve sebzesinin yanında halkın temel yiyeceğinin ekmek ile unlu besinler olduğu bir
gerçektir.
Osmanlı döneminde en önemli ürünleri tahıllar olmuştur. Tahrir defterleri üzerinde yapılan
araştırmalara göre toplam üretimin %90’ınını aşan bir oranda tahıl ürünleri üretildiği saptanmıştır.
Bunun yanında ihraç malları arasında en çok yasaklanan ürün yine hububat/buğday olmuştur.
Osmanlı Devleti’nin ihracını yasakladığı maddeler veya memnu meta olarak nitelenen ürün listesi
kabarık olmaktadır. Listede “...hububat, pamuk, barut, at, silah, deri, gön, balmumu vb. mallar ...”
bulunmaktadır. Bu listede ilk sırada bulunan hububat ürününün ihracatını Osmanlı Devleti, ilk
zamanlarından beri sıklıkla yasaklamaktadır. Osmanlı Devleti, İstanbul’un doyurulmasında en önemli
maddelerden biri olan hububatı, üretim bölgelerinden getirtirken bile üretim bölgelerinin
doygunluğuna bakılmaktaydı. Hububatın üretildiği yerin ürettiğiyle doyduktan sonra kalan miktarın en
yakın bölgedeki kazanın veya vilayetin doyması için gönderilmesi gündeme gelmekteydi. Kaza veya
vilayet doymuşsa ve hala artı bir miktar varsa İstanbul’a gönderilmesine izin verilmekteydi. İstanbul ile
birlikte diğer yerleşim bölgelerindeki halkının iaşesinin yapılma imkânın olup olmadığı önemliydi (266).
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.