Tarım ürünleri fiyatlarını belirleyen ana unsurları olarak arz-talep,ihracat,girdi fiyatları,modern teknik ve usullerin kullanımı,pazarlama sistemi,iklim şartları ve ihracat imkanı,miktarı ve sürekliliği olarak sayabiliriz.
“Son 30 yılda müşahede ettiğimiz küreselleşme sürecini takiben milli gelirden aldığı pay azalsa da tarım sektörü siyasal ve sosyoekonomik hayat içerisindeki önemini muhafaza etmektedir. Ülkeler tarımsal üretimin istikrarı, gıda fiyatlarındaki dengesizlik gibi mülahazalar sebebiyle tarımsal faaliyete sürekli olarak müdahale etmekte, günümüzde, bilhassa Dünya Ticaret Örgütü müzakerelerinde en ateşli tartışmalar tarım alanında yaşanmakta, korumacılık olgusu kendisini en yoğun olarak ileri tarım müzakerelerinde hissettirmektedir.”
“Tarım sektörü, üretimin büyük oranda iklim koşullarına bağlı, ürünlerine yönelik talep esnekliğinin diğer sektörlerin ürünlerine kıyasla mutlak değerce düşük fakat üretim periyodunun uzun olduğu özel bir yapı arz etmektedir.”
Uzun üretim süreci riskleri arıtırken kısa satış süreci de üretici de üretici aleyhine işlemektedir.
“Toplumda ise sosyal dengelerin korunmasına yönelik katkıları ve ülkelerin gelişmişlik düzeylerinden bağımsız olarak hassas olma özelliği ile öne çıkan bir sektördür.”
“ Dünya iş gücü piyasasında günümüze kadar birçok yapısal değişiklik gözlemlenmesine rağmen, gelişim ve dönüşümü oldukça zaman alan tarım sektörü hâlihazırda özellikle gelişmekte olan ülkelerin istihdamında önemli bir rol oynamaktadır. Bu yönünün yanı sıra, ülkelerin net ekonomik ve sosyal refah seviyelerinin gelişme merkezi olan tarım sektöründe hâlihazırda muhtelif müdahale, düzenleme ve destek mekanizmalarına yoğun olarak işlerlik kazandırılmaktadır.”
“ Tarım sektörü sağladığı yüksek istihdam olanaklarının yanında gelişme yolundaki ülkelerde döviz kısıtı probleminin çözülmesi aşamasında iktisadi kalkınma olgusunun ilk önemli evresini oluşturmaktadır. Ancak, özellikle tarım ürünlerinde göreceli avantaja sahip gelişmekte olan birçok ülke endüstriyel ekonomiye geçişte devlet müdahalelerine tarım sektörü aleyhine işlerlik kazandırmıştır.”
Bu kapsamda sanayi sektöründe göreceli avantaj tesisinde emek faktörü, sabit yatırımların yer aldığı kentsel bölgelere yönlendirilmiştir. Azalan tarımsal faaliyet, ölçek kaybı ve artan faktör fiyatlarıyla yitirilen rekabet gücü, ülke milli hasıla kompozisyonlarının sanayi ve hizmet sektörleri lehine değişmesine hız kazandırmıştır. “
“Anılan yapıda, tarım sektöründe ihracat yoluyla sağlanacak döviz girdisinin, ölçek ekonomisinin ve fiyat istikrarının ülke ekonomilerinde yaratacağı refah artışı, toplam nüfus içerisinde daha sağlıklı bir gelir dağılımının sağlanmasında ön koşul olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede: bir ülkenin, beslenme açısından kendine yeterliliğin sağlanmasını müteakip, ihracata konu olan tarım ürünlerinin küresel rekabet koşullarına istikrarlı bir yapıda uyarlanması gerekmektedir. “
“Ülkeler, bu vesileyle, uluslararası gıda tedariki zincirinde katma değer ve stratejik konum bakımından ilerleme sürecinin önemli bir gereksiniminin tamamlanmasını sağlayarak, kırsal kalkınma stratejilerini küresel bir zemine eklemleyebileceklerdir.”
“Tarımsal girdilerdeki fiyat oynaklıkları, rekabet gücü açısından gıda sanayini doğrudan etkilemektedir. Tarımsal fiyatların uluslararası piyasalarda da hızlı değişim gösterebilmesi, birden fazla üretici ülkenin bulunduğu sektörlerde uygun fiyata girdi temininin mümkün olması sayesinde, ham madde fiyatlarındaki değişimler iç piyasa dinamiklerine göre daha az sorun teşkil etmektedir. Bu noktada, küresel piyasalarda rekabetçi olabilmeyi teminen dünya fiyatlarından girdi imkânlarının sağlanması, ihracatta sürdürülebilirlik açısından büyük öneme sahiptir.” (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.