Her ay başının ilk haftasında enflasyon rakamları açıklanırken, sanki benzine, mazota, elektriğe, kiraya, ulaşıma, enerjiye,mamul maddelere zam gelmemiş gibi tarım ürünlerinden biber,elma,soğan,havuç vb gibi bir sebze ve meyve seçilerek,aile bütçesine binde bir gibi bir etkisi dahi olmayan bu kalemler enflasyonunun nedeni olarak gösterilir.
Gerçekte ise çiftçinin ürettiği mal,her zaman tekrar ettiğimiz gibi çiftçinin elinde iken değil tüccar ve pazarcıda,markette ve ambalajının elinde zamlanır.Üreten değil pazarlama zincirinde yer alanlar üretimin kazancını ceplerine indirirler.
Geçtiğimiz aylarda gıdada meydana gelen zamlar,belediye zabıtaları ve hatta bazı belediye başkanları tarafından rafta ve pazarda denetlenmeye başlandı.
Ancak çiftçinin satın aldığı girdileri (mazot,gübre,zirai ilaç,makine-ekipman,fide ve fidan gibi girdileri oluşturan malların imalat ve ticareti denetlenmedi.
Batı ülkelerinde ve gelişmiş toplumlarda çiftçinin gidisine zam geldiğinde sattığı ürüne zam gelmektedir.“Tarımsal faaliyetle maliyeti oluşturan faktörler özellikle girdi fiyat hareketleri, tarım ürünleri fiyatlarında dalgalanmaya sebep olmaktadır. Maliyet esası yerine başka faktörler dikkate alınarak belirlenen ürün alım bedelleri fiyatların yükselmesine neden olmaktadır.”
Biz de ise bunun tarım ürünü ve ham gıdaya etkisi neredeyse sıfırdır. Zirai ilaca ve gübreye 2018 sezonundan bugüne yaklaşık olarak % 35-90 arası zam yapılmış ama çiftçinin ürettiğine sadece mevsimlik zamlar yansımıştır.
Her çeşit malda olduğu gibi tarım girdileri ithal ve üreten firmalar,tarım ve gıda fiyatlarının yükseldiği dönemlerde fiyatlara olası bir müdahalenin yönünü tam olarak tahmin edemedikleri için kararlarına risk unsurunu da eklemektedirler. Bu da belirsizliği artırırken, enflasyon üzerindeki baskıyı da devam ettirmektedir.
Son örneği yem sanayicilerinde görüldü.Yem rasyonu adını verdiğimiz,et ve süt yeminde,yemi meydana getiren maddeler içinde vitamin,premiks,soya gibi ithal ürünlerin payı belli,sanayicinin buğday ve mısır gibi ana oluşturanları satın aldıkları fiyat belli iken ,hala yemi sanki Avro 8TL,Dolar 7 TL imiş gibi satmayı sürdürmektedirler.
Buna karşılık Ulusal Süt Konseyi adındaki süt sanayicilerinin çıkarlarını her zaman ve her şartta koruma örgütü açıkladığı 1,70 TL. süt tavsiye fiyatının 1,50 TL’den satın alınmasına kıs kıs gülmektedir.
Her nedense finans borsalarında olduğu gibi gıda ve mamul fiyatları bizde hep tersine işlemektedir.
Son yıllarda dünyada gıda fiyatlarında, aşağı yönlü hareket görülürken, Türkiye’de gıda fiyatları artışını sürdürmektedir.
“Türkiye’de 2016 hariç hızlı yükseliş gösteren gıda fiyatları, enflasyonda hedef değerlerden sapmalara neden olmaktadır. Tarım ürünlerinde arz azalışı ilk olarak üretici fiyatlarını, gecikmeli olarak tüketici fiyatlarını artırmaktadır. Gıda fiyat artışlarında arz koşullarının etkisi toplam talep koşullarının etkisine göre daha yüksek olmaktadır.”
Hani gıda denetimi?Hani Türk çiftçisinin malına değer getirecek bakanlık?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.