Gelişmiş ülkeler akarsu ve göllerini temiz,yer altı su rezervlerini eksiksiz tutmak isterken biz ne yapıyoruz?
“Avrupa Birliği (AB) tarafından 2000 yılında yürürlüğe giren AB Su Çerçeve Direktifinde (SÇD) havza bazlı yönetim yaklaşımı ile su yönetiminde sektörel uyum ve ortak yönetim sağlanarak, Avrupa’daki suların ekolojik ve kimyasal bakımdan “iyi” duruma ulaşması hedeflenmiştir. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminde bütünleşik havza yönetimi ön plana çıkmaktadır. Bunun için Genel Uygulama Stratejisi (CIS-Common Implementation Strategy) başlıklı yaklaşık 2.000 sayfalık bir doküman 2001 yılında oluşturulmuş, Nehir Havza Yönetimi Planları bu süreç için araç seçilmiştir. Direktif, tüm AB sınırları içerisindeki su kaynaklarının sadece miktar olarak değil, kalite olarak da korunmasını ve kontrol edilmesini hedeflemektedir. Böylelikle Avrupa sularının, ortak bir standarda göre korunması için kapsamlı bir politika ortaya konmuştur.”
“Su Çerçeve Direktifindeki en önemli kavram “Nehir Havzası Yönetimi”dir. Her bir nehir havzası için “Nehir Havzası Yönetim Planı (NHYP)” oluşturulması istenmektedir. Nehir havzası karakteristikleri, insan faaliyetlerinin etkileri ve su kullanımının ekonomik analizi gibi çalışmaların yapılması bu direktiflerin öngördüğü hedeflerin yerine getirilmesi açısından önemlidir. Ayrıca, Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifinde, Nehir Havza Yönetim planlarında kamuoyu katılımı ve bilgilendirilmesi gerekliliği de vurgulanmaktadır. “
“Aday ülkeler katılım sürecinde SÇD gerekliliklerini yerine getirmektedirler. Bu kapsamda, yüzeysel ve yeraltı sularının karakterizasyon çalışmalarının yanı sıra ekolojik sınıflandırma yapılması da gerekmektedir. AB’ye tam üyelik müzakereleri kapsamında Türkiye’nin Çevre faslının su sektörü için belirlenen iki kapanış kriteri; su mevzuatının uyumlaştırılması ve Nehir Havzası Yönetim Planları (NHYP)’nın hazırlanmasıdır. Su Çerçeve Direktifi, 17.10.2012 tarihinde yayınlanan “Havza Yönetim Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve Takibi Yönetmeliği” ile uyumlaştırılmış ve NHYP’nın hazırlanmasına başlanmıştır.”
Ülkemizde devlet eliyle yukarıdaki bilgiler ve kararlar ışığında alınan uygulamalar yetersidir.Süreç her geçen gün çok fazla miktarda suyun ve canlı yaşama ortamlarının kirlenmesine ve canlı varlığının yok olmasına yol açmaktadır.
Başta Büyük Menderes,Gediz,Ergene,Kızılırmak,Küçük Menderes gibi ana akarsular sanayi,enerji,maden,şehir gibi unsurların atıkları 6-7. Sınıf su düzeyine düşmekte bu sular tarımsal sulama,kullanma,sanayi dahil hiçbir alanda kullanılamamaktadır.
Kullanılanlar ise insan ve diğer canlıların kaderini olumsuz etkilemekte,tarımın sürekliliğini gıda üretimini tehlikeye atmaktadır.
Kaynak: Tarımda Toprak Ve Suyun Sürdürülebilir Kullanımı,10 K.P.Komisyon raporu
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.