Takip Et

TÜRK TARIMININ ULUSLAR ARASI REKABET ŞARTLARI-1

Türk çiftçisi bugün vatandaşı, turisti ve mültecisiyle beraber yaklaşık olarak 135 milyon insanı beslemektedir. Çiftçi başına düşen tüketici nüfusu yaklaşık olarak 21’dir. Bu rakam yeterli olmasa da zor durumda olan Türk çiftçisi için bir başarı sayılmalıdır.

Ancak Türk çiftçisi, arz talep dengesi nasıl olursa olsun hep zarar eden kesimdir. Ve Türk tarım sektörü Türk ekonomisi içinde en altta yer alan sektördür.

Türk tarımının daha üst katmanlarda yer almasının başlıca yolu ürettiği ürünün değerini bulmasında geçmektedir.

Üreten ürettiğinden kazanamazken üretileni satın alıp pazarlayan ve tüketiciye ulaştıranlar zinciri içinde yer alanlar üretimin kaymağını yemektedirler. Ve hak etmedikleri kadar fazla kazanmaktadırlar. Ne yazık ki devletimiz de bu çarkı kıramamakta, fiyatları denetleyememekte, haksız kazancın önüne geçememektedir.

Türk tarımının ürettiğinin değerini bulmasının en kestirme yolu daha fazla üretmekten ve ürettiğinin çoğunluğunu ihraç etmekten geçer. Bunun için de;

Tarımsal üretim potansiyeli yüksek olan Türkiye, üretim imkanlarını ülke içerisinde değerlendirmeli, her üründe bir Türk markası yaratmalıdır.

Bunun için, bilginin toplumsal ve ekonomik yarara dönüştürülmesi anlamına gelen süreçler devreye alınmalıdır.

Bu süreç, ürün üretme, hizmet sunma, süreci kesintisiz hale getirme, mamul hale getirme organizasyonu ve pazarlama altyapısı geliştirilmelidir.

Devlet, mevcut ve günü kurtarmayı amaçlayan desteklemelerden vazgeçerek yenilikçiliği teşvik edici desteklerle güçlü ve amaca hizmet eden altyapının oluşturulmasına önayak olmalıdır.

Piyasalarda farklılık ve üreticiye rant yaratacak yerel ve organik ürünlerin talebi ve ihracatı karşılayacak şekilde üretimlerini sağlamak amacıyla ve üretici finansmanını karşılayacak miktarlarda desteklenmesi sağlanmalıdır.

Dünya piyasalarında ticaret ve tüketici yaklaşımları açısından ortaya çıkan yeni durum Türk tarım işletmelerinin, sadece iç pazara yönelik işletme içi verimlilik ve etkinliğinin değil, öncelikle tüm tedarik zincirinin verimlilik ve etkinliğinin iyileştirilmesine yönelik bir rol oynaması amacına yönelik olarak yapılandırılması gerekmektedir.

Böyle bir yaklaşım, Türk tarım ürünlerinde maliyetlerin büyük bölümünü oluşturan alanlar üzerine yoğunlaşmak gerekmektedir. Bu alanlar üretim, markalaşma, tanıtım, lojistik ve dış pazarlama konularından meydana gelmekte olup her konu kendi içinde ve kendisinden sonrasını destekler biçimde organize edilmelidir.

İhracatın en önemli şartlarından birisi ürün standardıdır. Uluslararası piyasalara girebilmenin ilk şartı da gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Gıda güvenliği de standartların yükseltilmesi sürecinde üreticiler üzerine ek bir yük getirmektedir. Bu yük ise küçük tarımsal işletmeler işletmeler tarafından kolaylıkla karşılanamamaktadır. Bu yük de desteklemeler kapsamında değerlendirilmelidir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.