Batı Trakya gezimiz esnasında Türk Azınlığın en önemli endişesinin Yunan Devleti’nin tütün üretimi politikası ile ilgili olduğunu gördük.
Yunanistan tütün üretimi 2003 yılı rakamları ile 120 bin ton civarındadır. Bunun önemli bir bölümü Batı Trakya’da Türk Azınlık tarafından gerçekleştirilmektedir. Batı Trakya’da Türk Azınlığı'nın tütün ekimine kot getirilmesi veya ekiminin yasaklanması halinde hangi tarım biçimi ve çeşidine yönelineceği hakkında bilgisiz ve kararsız.
Yunan Devleti’nin bu konuda Batı Trakya’da Türk Azınlığı’na nasıl davranacağı da endişe duyulan konulardan birisi. Çünkü "Batı Trakya, hem Yunanistan’ın hem de AB’nin en fakir ve geri kalmış bölgesidir. Bölgede yaşayan Türklerin çoğu geçimini büyük ölçüde tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Yunan resmi makamları istatistik yayımlamadığı için kesin veriler vermek mümkün olmasa da Batı Trakya’daki Türklerin %80’inin kırsal alanlarda yaşadığı ve geçimini bu alandan sağladığı bilinmektedir. Yunan yönetimi ise bilinçli bir şekilde Türklerin topraklarını kamulaştırarak tek geçim kaynaklarını kamulaştırma ve diğer metotlarla tarım arazilerine el koymuş ve ellerinden almaya çalışmaktadır. 1923 yılında Batı Trakya Türk Azınlığı'nın nüfusunun büyük bir çoğunluğu zengin ve orta halli tüccar, çiftçi ve esnaf iken bugün zengin ve orta halli tüccar azınlık neredeyse kalmamıştır, büyük çiftçi ise hiç yoktur. Toprak ve nüfus dengesini kendi lehine değiştirmeyi amaçlayan Yunan yönetimi, sürekli olarak bölgeye Rum nüfusu yerleştirmekte ve uzun vadeli kredilerle Rumları toprak almaya özendirmektedir."
Bunun yanında Yunan Devleti’nin Azınlığı bölmeye yönelik uygulamaları da sürmektedir:
“ Bu tip uygulamaların, azınlığı asimile etmeye yönelik ya da ayrımcı/dışlayıcı politikalardan bağımsız değil fakat onları destekleyen uygulamalar olduğu söylenebilir.
Ulusal kimliklerine bağlı azınlık grubu ile asimilasyona yakın azınlık grubu arasında ayrıma gidilerek, azınlık içinde iç tutarlılık yıpratılmaya çalışılmakta, uygulanan mevcut asimilasyon veya ayrımcı/dışlayıcı politikalara karşı azınlık tarafından refleks geliştirmesi önlenmeye çalışılmaktadır.
Azınlığı bölmeye yönelik uygulamaların örnekleri şu şekildedir:
• Gerçek sorunlardan uzaklaşarak yapay veya ikincil sorunlarla meşgul olan bir toplumun daha kolay yönetilebileceği varsayımından hareketle ve belli çıkarlar doğrultusunda azınlık topluluklarının gündeminin belirlenmesi veya saptırılması,
• Devlet ve azınlık karşı safmış gibi hareket edilerek bireylerin ya da azınlık kurumlarının devlet tarafına çekilmeye çalışılması,
• Azınlık içinde tartışma ve ayrışma yaratarak yeni ayrışmaların oluşturulması,
• Yeni ayrışmalar oluşturularak, azınlığın iç dayanışma ve tutarlılığın zayıflatılması,
• Azınlıkların ulusal kimliklerin güçsüzleştirilmesi ve anavatanla olan kültürel, sosyal bağların zayıflatılması veya yok edilmesi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.