Takip Et

TARIMDA RİSK FAKTÖRLERİ

Tarım, temel gıda maddelerinin üretildiği bir sektör olmasının yanı sıra, diğer sektörlere ham madde temini, iç tüketim ve ihracattaki payı gibi özellikleriyle, sosyoekonomik açıdan da büyük öneme sahiptir. Son yıllarda, iklim değişikliği, küresel ısınma, gıda güvenliği ve güvenirliği konularının sık sık gündeme gelmesi, tarım ürünlerindeki arz talep dengesinin değişmesi ile dünyanın tarıma olan ilgisi de giderek artmaktadır.

Tarımsal üretimde verimliliği ve kaliteyi artırabilmek için gerekli tüm tedbirler alınıp en son teknoloji kullanılsa bile tarım: doğal, ekonomik ve sosyal risklerden en fazla etkilenen sektördür. Bu risklerin yönetimi oldukça önemlidir. Risk yönetimi: geniş anlamda belirsiz olayların etkilerini minimize etmek amacıyla gerekli faaliyet ve kaynakların planlanması, örgütlenmesi ve kontrol edilmesidir.

Risk yönetiminde alınan önlemler her bir riskin etkisine göre değişmekte, riskin fazla olması alınacak önlem sayısını artırmaktadır. Alınacak hiçbir önlem tek başına tüm riskler için yeterli olmamaktadır. Bu bakımdan ülkemizde de tarımsal risk yönetim araçları oldukça çeşitlidir. Bu önlemlerden bazıları: doğrudan mali yardımlar, destekleme alımları, üretim deseninin çeşitlendirilmesi, zararı azaltıcı teknolojik gelişmelerden yararlanma, basınçlı sulama sistemlerinin kullanılması, hastalık ve zararlılar ile kuraklık gibi risklere karşı dayanıklı ürün çeşitlerinin geliştirilmesi vb. şeklindedir.

Ülkemizde son yıllarda iklimde görülen değişimlerden dolayı kuraklık, aşırı yağışlar, sel, dolu, don gibi meteorolojik risklerin oluşturduğu doğal afetler daha fazla yaşanmakta, tarım ürünleri daha fazla etkilenmektedir. Üreticiler her yıl ekim döneminin başlangıcından itibaren gerçekleşen aşırı yağışlarla, ürünlerin gelişme döneminde oluşan don, dolu, kuraklık vb. hadiselerle karşı karşıya gelmekte ve ekonomik kayıplar yaşamaktadır.

Artık ülkemizde tarımsal üretimi doğal afetlerden koruma daha önemli hale gelmiştir. Ülkemizde tarımsal üretim meteorolojik risklerin oluşturduğu doğal afetlere karşı iki şekilde korunmaktadır. Bunlardan birincisi, 2006 yılında uygulanmaya başlanan 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu çerçevesinde yapılan sigorta, ikincisi ise 2090 sayılı Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun çerçevesinde gerçekleştirilen yardımlardır. Tarım Sigortaları Kanunu kapsamına girmeyen risklere karşı çiftçiler 2090 sayılı Kanun’dan faydalanabilmektedirler.

Ancak, 2090 sayılı Kanun’un kapsamının yetersiz olması, söz konusu Kanun’a yeterli ödenek ayrılmaması nedeniyle işlerliği bulunmamaktadır. 2090 sayılı Kanun’un işlerliğinin olmaması nedeniyle afetlerin şiddetli yaşandığı bazı zamanlarda yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararları ile afet yaşayan çiftçilerin zararlarının karşılanması için destekleme ödemesi yapılmış, son yıllarda arka arkaya çiftçi borçları ertelenmiştir.

Tarım Sigortaları Kanunu 21 Haziran 2005 tarihli ve 25852 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve 2006 yılından bu yana uygulanmaktadır. 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile çiftçinin ödeyeceği sigorta primine devlet desteği verilebilmesi sağlanırken; sigortacılık uygulamalarının yeknesak hale getirilmesi, teminat kapsamının genişletilmesi ve çeşitlendirilmesi, tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılması, tarım sigortalarının ülke genelinde geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının hedeflendiği bir sistem kurulması amaçlanmıştır.

Kaynak.2.Milli Tarım Şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.