İnsanlık tarihinde toprak tarımı tohumun keşfedilmesi ile başladı.Büyük bir ihtimalle bi tesadüf sonucu tohumun yere saçılması ile çimlenmenin gözlenmesi bu dönemin başlangıcı olmuştur.Yine ihtimaldir ki hububat tohumları ilk keşfedilenler olmalıdır.
“Tarım devrimi başında aslında yabancı ot olan buğdayın ataları olgunlaşınca başaktan çatlayarak tohumlarını yere saç ı yordu. Bu ş üphesiz hasat ı olanaksızlaştırıyordu. Çiftçiler bu başaklar arasında çatlayıp tohumlarını saçmayanları seçmek suretiyle on bin yıl süren bir ıslah sürecini başlatmış oldular. Bütün bu buğday, arpa, çeltik ve diğer bitkiler binlerce yıllık bu tarım devrimi içinde tohumun içine yataklanmış olan büyük ve zengin çiftçi bilgisini temsil etmektedir. Modern bitki ıslahçıları bunu bazen unuturlar ve kendilerini yeniliklerin ve fikri mülkiyetin tek kaynağı olarak görürler”. (Douthwaite, 2002,171)
Anadolu coğrafyası ilk hububat üretim merkezlerinden birisidir.” On bin yıl önce denilen bereketli hilal ve Türkiyenin de güneyini kapsayan bölgede muhtemelen bir kadın barınağına dönerken sendeledi ve elindeki tohumlardan bir kısmı yere döküldü. Daha sonra buğdayın atası olan bu bitkiler çimlendi ve tarım denilen ve iyisiyle kötüsüyle uygarlık denilen süreci başlatan büyük buluş başlamış oldu”. (Madeley, 2002,1)
Tarihin uzun çağlarında başta develer ve gemiler önce,ülkelerin arasında gıda olarak arpa, mısır,buğday vs ürünleri gıda olarak taşırlarken tohumun yayılmasını da sağlamışlardır.Huubat tohumunun dünya karalarına dağılımını diğer tohum çeşitleri takip etmiştir.
Orta ve yakın çağlarda gıda sektörü ticaretin lideri durumunda idi.Gıdanın temel maddesi ve üreticisi olan tarım sektörü ise devletlerin gücü ile orantılı olup tarımı güçlü olan devletin ambarları dolu,halkı tok idi.
Doğal afetler ve özellikle kuraklık ambarı dolu olan,yedekte tohum bulunduran devletlerin halkını refah içinde yaşatmaktaydı.
Orta çağlarda yoğunlaşan tohum ticareti daha çok tüccarlar ve devletler eliyle gerçekleşti.Tohumun uluslararası bir ticaret hailne gelmesi ve uluslararası tohum ticaretinin stratejik bir sektör haline gelmesi 20. Yüzyılda gerçekleşti.Bu sektör gücünü günümüze kadar artırarak geldi.Ve tohum ticareti bir silah halini almaya başladı.
“1960 sonrası yeşil devrimle başlayan süreçte çiftçiler tohumlar üzerindeki güçlerini kaybetmeye başladılar. Daha sonra büyük uluslararası firmalar tohumlar üzerindeki hegemonyalarını arttırdılar. Modernleşme olarak algılanan bu sürecin ekolojik, ekonomik ve sosyal maliyetinin hayli ağır olduğu anlaşılmaya başlamıştır. Bu makalede tohumda uluslararsı firmaların oluşturduğu tekelleşme ve sonuçları üzerinde durulacaktır.
2019 yılında başlayan covid-19 salgını da gösterdi ki gıda ve tohum stoku olmayan ülkelerin hayatlarını idame ettirmeleri çok zor hale gelmişti.
Çünkü bu tür sağlıkla ilgili afetler yanında “küresel ısınma”, iklim değişikliği” ve “kuraklık-yağışsızlık” olguları tohum stokunu zorunlu hale getirmekteydi.
Ve tohum ülkelerin bağımsızlıkları ile eş değer tutulmaktadır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.