Takip Et

TÜRK TARIMININ ÇÖZÜLMEYEN SORUNLARI-3

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez’in (Kalmayan Köylü ve Yok Olan Küçük Çiftçi ile Ülkemizde Tarımsal Üretim Artırılarak Kırsal Kalkınma Başarılabilir mi?) den Türk tarımının çözülmeyen sorunlarını bir Ziraat Mühendisinin gözünden ortaya koymak istedik.

“Ülkemiz tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelmiştir. Ülke koşullarında yetişen ürünler açısından yakın zamana kadar dünyada tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye, günümüzde fındık, fıstık, üzüm, kayısı ve narenciye dışındaki diğer tarım ürünlerini çeşitli gerekçelerle değişen miktarlarda 125 farklı ülkeden ithal etmektedir.

TÜİK verilerine göre 2018 yılında sadece buğday, mısır, ayçiçeği, pamuk ve soya gibi 5 ürünün ithalatına, yaklaşık 4,6 milyar dolar karşılığı 21 milyar TL ödenirken, bitkisel üretim ve hayvancılık dahil 2018 yılı tarımsal destekleme ödemesinin 14 milyar 552 milyon olması, doğrudan yabancı ülke üreticilerinin desteklenmesi anlamında düşündürücüdür.

Ülkemizde çiftçilerimiz üretimden çekilmekte, işlenen tarım alanları azaltmaktadır. İzlenen tarım politikası nedeniyle 17 yıl gibi kısa bir sürede kazanamayan çiftçimiz 3,2 milyon hektar tarım arazisini ekmekten vazgeçmiş, Ülke genelinde tarım alanları 1990’larda 27 milyon hektar, 2002’de 26.5 milyon hektar iken, 2018’de 23 milyon hektara düşmüştür.

Tarımın istihdamdaki payı sürekli azalarak, 1990’larda %46 olan pay, 2010’da %23.3’e, 2018’de %17.3’e gerilemiştir.

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 2002 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2,8 milyon iken, 2018 yılında bu sayı 2,1 milyona düşmüş, yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vazgeçmiştir.

ÇKS’ye kayıtlı tarım alanı ve çiftçi sayısının bir bölümünün sadece tarımsal desteklerden yararlanmak için kullanıldığı, yani şehirde veya kırsalda yaşayan belli bir kesimin üretim yapmasa bile sisteme kayıt yaparak desteklerden yararlandığı bir gerçektir.

Gerek üretim alanlarının daralması, gerek çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir.

Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Bu durum, bırakın rekabet edebilmeyi, küçük çiftçinin üretim yapamaz durumuna gelmesine, yoksullaşmasına, üretimden vazgeçmesine, arazisini satmasına, kente göç ederek vasıfsız işsizler yığınına katılmasına, kentlerde artan sorunların yeni ortaklarından biri olmasına yol açmaktadır

Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımı konusundaki plan hedefleri ise, somut örnek olarak toprakların talanı mantığının bir cümlelik soyut hedef yazımıyla önlenemeyeceği gerçeğini göstermektedir.

Özetle, tarım arazilerini korumayan, girdi maliyetlerini düşürmeyen, gerekli ve yeterli ürün desteklerini içermeyen ve sadece ithalata dayalı politika ve uygulamalarla tarımda belirlenen ve istenilen hedeflere ulaşılması mümkün değildir. Kronikleşen sorunlara geçici/pansuman çözümler değil, kalıcı çözümler getirmek bir gerekliliktir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.