Geçen hafta yağan yağmurlar Söke-Aydın karayolu üzerinde bir heyelan olayına neden olmuş. Normal şartlarda “bir doğa olayıdır ve Allah’ın işleri” deyip geçenler olacaktır, ama ben öyle diyemiyorum. Bu iş yıllardır süren bir vurdumduymazlığın ve kontrolsüzlüğün bir sonucudur. Bir öngörü noksanlığı ve bazılarının kendi çıkarlarını toplum çıkarlarının önünde tutması ve bunun da göz ardı edilmesi olayıdır.
Bu peşrev biraz ağır oldu gibi ama inanın ki daha ağırlarını haykırmak geçiyor içimden. Bu kente ve çevresine eskiden de yağmurlar yağardı. Hem de ne yağmurlar… Benim çocukluğumda sonbahardan itibaren başlayan o yağmurlar günlerce, hatta haftalarca devam ederdi de, biz çocuklar sokağa çıkıp oyun oynayamazdık. O kadar yağmura rağmen böyle heyelanlar olmazdı. Ama bir doğa harikası olan Şarlak Şelalemizin suyu yaz ve kış akardı.
Heyelanın video görüntülerine bakınca gözlerime inanamadım. Adeta kayaların içinden pompalanan bir su önündeki toprağı fışkırtıp dışarı çıkar gibiydi.
*
Sevgili okuyucu, olayın olduğu yere baktığımızda sebep zaten görülüyor. Söke’nin başının derdi olan, havaya savurduğu tozlarla insanların sağlığını tehdit eden çimento fabrikasının zaten böyle bir felakete sebep olabileceğini daha önce dile getirmiştim. 60 yılı aşkın bir süredir o tepelerde sürekli dinamitler patlatarak üretimi için ham madde sağlayan bu fabrika geçen yıl üretim kapasitesini dört katına çıkarınca dağı taşı patlatmaya daha da hız vermişti. Patlatılan dinamitlerin sebep olduğu yer altı çatlakları oralardaki pınar ve artezyen sularını derinlere kaçırmakla kalmamış, sonunda bu türlü felaketleri de tetikler olmuştur. Patlatılan dinamit ve de taşınan taş parçaları o kadar fazlalaştı ki, eskiden kamyonlarla indirilen o kayalar şimdi ancak ana yol üzerinden geçirilen bir bant sistemiyle fabrikaya taşınabiliyor.
Allah korusun da bu işin bir adım ötesi depremler bile olabilir. Çünkü Söke merkez ve dinamit patlatılan alanlar, yani heyelanın gerçekleştiği alanlar da dahil olmak üzere fay hatlarının yoğun olduğu alanlardır. Her patlatılan dinamitin o çatlaklara olumsuz etki etmesi doğal değil midir?
Halk olarak bir tevekkül içinde “bize bir şey olmaz, Allah korur” anlayış ve düşüncesi içindeyiz de, yöneticilerimizin bizden daha fazlasını düşünüp tedbir almaları ve gerekirse bu fabrikanın üretimini sınırlamak ya da tamamen durdurmak gibi kararlar verebilmeleri gerekmez mi?
Bu kadar büyük tehdit potansiyelini bizler görebiliyorsak devletimizin yetkilileri neden göremediler ki? En azından son kapasite arttırımı için yapılan ÇED toplantısında dile getirilen endişelere bakılarak bu artışa izni verilmeyebilirdi. Ne yazık ki, bizler ne söylersek söyleyelim, duymayan kulaklar ve görmeyen gözlerle karşılık buluyoruz.
Son söz; biz bu fabrikanın Söke için bir tehdit olduğunu, kentimizin hem bugünlerine, hem de yarınlarına zarar verebileceğini anlatırken fabrika yetkilileri bu iddia ve öngörülerimize cevap vermek yerine Aydın basınını çağırıp ne kadar kaliteli çimento ürettiklerini anlatmakla yetiniyorlarsa zaten bu işte bir yanlış var demektir.
Umarım ucuz atlatılan bu heyelan bütün taraflar için bir uyarı olur.


ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.