Benim bu Noel isimli şahsa takıntım var. Her sene onun sözde kıyafetlerini giyip özellikle büyükşehirlerde bazı mekanlarda mankenlik ve hanutçuluk, yaygın ifadeyle çığırtkanlık yapanları gördükçe Noel’e karşı olan duygularım daha fazla olumsuzlaşıyor.
Lütfen yanlış anlamayın. Benim hiç kimsenin inançlarıyla, düşünceleriyle bir sorunum yok. İnsanlar böyle bir bayram kutluyorlarsa kutlasınlar elbette. Ben bu bayramı Noel Baba figürüyle eşleştirmeye karşıyım.
Sevgili okuyucu, yaşını başını almış bir adamın evlerin bacalarında ne işi var diye her sene soruyorum; henüz hiç kimseden bir cevap alamadım. Yine sorayım; belli bir yaşın adamısın, madem ki çocukları sevindirmek istiyorsun, çatılarda, bacalarda ne işin var? Çalarsın adamın kapısını, elinin hediyesiyle gelmişsin, kim ne diyecek? Verirsin çocukların hediyesini. İstersen o “ho, ho, ho” şeklindeki anlamsız kahkahanı da atar diğer eve geçersin. Bacalarda ne işin var?
Üstelik bu işler kışın en soğuk zamanlarında yapılıyor. Yani çatılar kar içindeyken ve de şömineler yanarken… Kayıp düşse al başına derdi. Sıcacık evini bırak, düşen Noel’i hastaneye yetiştirmek için koştur. İçinde ateş yanan şöminelerden girmeye çalışması zaten insanın aklına başka türlü şeyler getiriyor. Bir tarafı yansa el alem ne diyecek?..
Nereden baksanız sakat ve de yakışıksız bir iş. Bu duruma yıllar önce ilk kez dikkat çeken bir müftü efendi olmuştu. Galiba Tekirdağ Müftüsüydü. Karıştırmış olabilirim de, benim gözümü açan da o mübarek oldu. Öyle ya, namuslu, şerefli bir adamsan elin çatılarında ne işin var? Sen Mart kedisi mi oldun?
Bir de bu işlere ağzı dili olmayan masumları, yani geyikleri alet ediyor. Güya hediyelerle yüklü kızağını geyikler çekiyormuş ve o kızak da uçuyormuş. Bence bu Noel aslında kendisi uçmuş ama bunca yıldır bazılarını da uçurmaya devam ediyor. Kapitalist dünyanın acımasız soyguncuları böyle bir malzeme bulmuşken bırakırlar mı? Takkesine kadar paraya çevirmenin yollarını bulurlar.
Son söz; ey Noel isimli zat, seni bir aziz biliyorlar. Madem ki öylesin, çatılarda gezip geyikleri uçurmak için uğraşacağına çalarsın milletin kapısını çocukların hediyelerini verip elini öptürürsün, sonra da namusunla, şerefinle çeker gidersin. Kimseler de çıkıp bir laf edemez.
Yanlış yapmışsın ve o müftü efendi bu yanlışı açıkladı diye neredeyse idam edilecekti. Doğrusu ben de müftü gibi düşünüyorum. Yani ölünün arkasından konuşulmaz ama ben bu adamın bir ahlak sorunu olduğundan kuşkulanıyorum.


ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.