Aslında yazmayı çok istediğim halde bu konuda bir süre sessiz kalmayı seçtim. İhanete uğrayan CHP ve de Aydın halkı tepkilerini gösterseler bile ihanet edenler, özellikle de yıllardır kendisine “efe” dedirten büyükşehir belediye başkanının susarak bu olayın gündemde fazla kalmasını engeller diye düşünmüştüm. Öyle ya, ihanet her devirde hoş karşılanan bir davranış olmamıştır.
Çerçiden olma, topuğu ile ünlü ve o topuğu da kırdırmış olan efemiz, yaptığı işin bir ihanet olduğunun farkında değilmiş gibi davranıyor. Öyle ki; kendisine 300 binden fazla oy veren Aydınlıların oylarına sahip olmak yerine, götürüp rakip partiye peşkeş çektiği için utanıp mahcup olacağına, adeta yaptığı işle övünen bir kahraman edasıyla davranıyor. İşin en üzücü yanı da, oylarını alarak başkanı olduğu insanları ekmekleriyle tehdit ederek işten çıkartmalara başlaması oldu.
***
Yıllar önce Söke Belediyesinden emekli olmuş bir arkadaşımız vardı. Kendisi Anavatan Partili belediye başkanı görevdeyken bu partiye üye olarak kayıt olup belediyede hizmete alınmıştı. Kendi ifadesiyle söylüyorum; bir defa bile Anavatan’a oy vermemiş. Emekli olur olmaz da gidip kaydını CHP’ye yaptırmış. Yani insanları zorlamamak gerekir. Özellikle de gönülleri ipotek altına almaya çalışmak, öyle işle, aşla olacak şeylerden değildir. Bunun için öncelikle kibirden uzak ve sevgi ile hareket etmek gerekir. Güvenilir olmak ve ekmeğe saygılı olmak gerekir… Hem belediye başkanlığı hem de çerçilik, öyle her an kırılabilecek bir topukla yapılmaz.
Aslında çerçilik mesleğinde de alım satım işi esastır ama müşteriyi aldatmak kabul edilebilir bir durum değildir. Hatta ticarette “aldatan kendini aldatır” diye bir de laf vardır. Çerçi Efe de kendisine oy verenleri aldatıp onların oylarını bazı ticari gayelerle başkalarına devretmiştir. Bana göre bu durum, ticaretin de kurallarına ters bir davranıştır. Yani çerçiliğe de yakışmaz. O müşteriler ki günlerce ve hatta haftalarca o çerçinin yolunu bekleyip ihtiyaçlarını temin etmeyi düşünürler. Yani kandırılmayı hiç hak etmiyorlar. Bana göre Özlem Efe çerçilikten sınıfta kaldı.
Efeliğe gelince; orada zaten bir sıkıntı vardı. Topuk sürekli sallanıyordu da millet umut içinde bekleyip kötüye yormuyordu. Arada bir rakip partinin kurmaylarıyla atışmalar da bu ümidi sürekli kılıyordu. Sonunda topuğunu sallaya sallaya Ankara’nın yolunu tuttu. İşte sallanan topuk orada kırıldı. Çünkü güya kendisine “kızım, kıymetlim” falan dediği iddia edilen Reisimiz, kızanı olan İberya Arıkan’ın rozetini takarken Çerçi Efe’nin rozetini takmamış. Yani topuğu bizzat kendileri kırmışlar. Efemiz Ankara’ya sallanan bir topukla gidip, topuğu elinde olarak geri dönmüş.
***
Son söz; kendilerinin biraz kindar olduğunu biliyoruz. Ne de olsa 23 yıldır hem vekilimiz hem de belediye başkanımız oldular. Bu rozet işini kolayına sindiremeyeceğini tahmin ediyoruz. Duyduğumuza göre iki türlü tepki vermiş. Birincisi, kendisine oy veren CHP’li BŞB çalışanlarını tehdit ederek parti değiştirmeye zorlamış.
İkinci tepkisi ise daha da ilginç. AK Partililer kendisini sürekli olarak düzenlediği konserlerde ödediği yüksek ücretler üzerinden eleştiriyorlardı. Topuksuz Çerçi Efe de inadına konserler düzenleyerek hem onlara nispet yapmış hem de “bu kentin efesi hâlen daha benim” şeklinde mesaj vermeyi düşünmüş.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.