Aydın’ın kemikleşmiş trafik ve otopark sorunlarına çözüm beklerken geçtiğimiz günlerde “Başkan Çerçioğlu’nun Yeni Dörtyol Projesi tamamlandı.” haberini aldık. Sn. Çerçioğlu’nun şehircilik ve ulaşım konusunda bir eğitimi olmadığı için haliyle tek başına hazırladığı proje de tam bir fiyasko çıktı.
Gelişmiş ülkelerde çoktan uygulanmış, bedelleri ödenmiş ve yıllar önce terk edilmiş olan; güncel şehircilik literatüründe ‘sorunlu projeler’ olarak yer bulan uygulamaları günümüzde ‘yenilik’ ve ‘köklü çözüm’ olarak sunmak…. Üstelik buna 1 milyar lira yatırım yapmak… Nereden baksan ikinci sınıf komedya.
Kent merkezinde battı-çıktı projeleri, 20. yüzyılın ortalarında Avrupa ve Amerika’da ortaya çıkarken Aydın’ın da bunu hayal etmesi doğaldı. Ancak bizde reaksiyon alınana kadar, bu projeler deneyimlendi ve başarısızlıkları ortaya kondu. Geri kalmışlığımızı avantaja çevirerek aynı yoldan geçmeyip, kentimizi daha ileriye taşıyacak, modern şehircilik anlayışında geçerliliğini koruyan güncel projeleri gerçekleştirmek yerine, ‘yılların hayalini gerçekleştirmek’ adıyla miadı dolan projeleri hayata geçirmek bir başarı değil vizyonsuzluktur.
KENT MERKEZİNDE BATTI-ÇIKTI YAPMAK…
Başlangıçta trafik akışını hızlandırdığı düşünülen bu taşıt-odaklı projelerin kısa vadede bir rahatlama yaratsa da uzun vadede daha büyük problemleri ve krizleri beraberinde getirdiği ortaya çıktı. Uygulanan battı-çıktı projeleri üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar çok net ortaya koydu ki: Yeni yollar yeni araçları davet ediyor. Yolda artan ulaşım konforu ve kapasitesi, daha önce o yolu kullanmayan sürücüleri de o yola çekmeye başlıyor. Ulaşım ve şehircilik literatüründe induced demand (tetiklenen talep) olarak bilinen bu durum, trafik sıkışıklığını birkaç yıl içinde aynı noktaya geri getiriyor.
Yani artık bu projeler günü kurtarmak isteyenlerin projesi. Alanda uzman olun ya da olmayın, ‘yol yapmanın trafiği rahatlatacağı’nı düşünmek çok eskide kalmış bir inanış. Bunu iddia etmekse çocuk kandırmak gibi bir şey: Sn. Başkan Aydın halkını kandırma alışkanlığını terk etmeli.
Bu bir varsayım değil; defalarca denenmiş ve sonuçları görülmüş bir gerçeklik. İzmir’de Konak ve Karşıyaka’da yapılan köprülü kavşaklar başta alkışlarla karşılandı, ancak kısa sürede trafiğin aynı yoğunluğa döndüğü görüldü. Ankara’da Konya Yolu üzerindeki battı-çıktılar, İstanbul’da Zincirlikuyu ve Mecidiyeköy bağlantılarında yapılan düzenlemeler de benzer biçimde “sorunu öteleyen ama kalıcı çözüm getirmeyen” projeler olarak literatüre geçti. Şehir Plancıları Odası bu tür projeleri “taşıt odaklı ve kısa vadeli çözümler” olarak kamuoyuna açıkladı. Neden bu çürümüş yöntemler Aydın üzerinde deneniyor?
Yeni Dörtyol Projesi uygulanırsa (ki inşa aşamasında oluşacak kaoslara değinmiyorum bile) kısa zaman sonra aynı trafik problemini bu sefer daha fazla araçla yaşamaya başlayacağız. Araç sayısının artması, kaza ihtimali ve sayısını da arttıracağı gibi; kentin tam göbeğinde hava kirliliğini, karbon salınımını ve gürültüyü de arttıracak. Kent merkezinde yaşayan / çalışan insanların konforu, hepimiz için de kamusal yaşamın kalitesi düşecek.
Yani bugün sürekli olarak Yeni Dörtyol’u kullanan vatandaşlara bu proje bedeli olarak ilan edilen bir milyar tl’yi dağıtsanız inanın işe gitme ihtiyacı ortadan kalkan insanlarla daha uzun vadede trafiği rahatlatırsınız, hem de çevre ve insan sağlığını korumuş olursunuz. Değerlendirmeye açık. (:
MODERN ŞEHİRCİLİK YAKLAŞIMLARI
Paris, Seul, Boston, San Francisco gibi kentler tam da bu nedenlerle şehir merkezlerinde ‘trafiği rahatlatmak’ düşüncesiyle inşa ettikleri otoyol, altgeçit ve battı-çıktı uygulamalarının daha çok aracı şehre çektiğini ve zararlarını tecrübe ettiler. Bu uygulamaları daha büyük yatırımlarla geri dönülmez biçimde kaldırdılar ya da dönüştürdüler. Örneğin Paris’te bırakın şehir merkezinde şerit/yol arttırmayı tam aksine eksilttiler ve trafik yoğunluğu değişmedi. Ancak yollar araçlardan alınıp insanlara ve ağaçlara teslim edilmiş oldu. Tüm bu örneklerde gelişmiş ükeler insan odaklı ulaşım politikalarıyla (toplu taşıma, bisiklet yolları, yaya öncelikli meydanlar) hem trafiği rahatlatıyorlar hem de yaşam kalitesini yükseltiyorlar. Bugün Yeni Dörtyol Projesi olarak sunulan görsellerde ne toplu taşıma sistemi, ne de bisiklet yolu… Tek bir insan bile görmüyoruz.
Aydın’ın merkezinden geçen demiryolu, kavşaklarda yaşanan yığılmalar ve yetersiz otopark kapasitesi düşünüldüğünde GEKA’nın bölge planlarında da altını çizdiği gibi ulaşımda bütüncül ve sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç var.
*****Daha fazla aracı kent merkezine çekmenin aksine araç talebini azaltmak, toplu taşımayı raylı sistemlerle güçlendirmek, Aydın coğrafyasına çok uygun olan bisiklet yolu ağını kurmak ve yaya yollarını genişletmek öncelikli projeler olmalı. Otopark kullanımı çeperde yaygınlaştırılarak merkezde kısıtlanmalı ve transfer otoparklar (park&ride sistemi) kurulmalı. Mevcut trafik akışını hızlandırmak için akıllı trafik yöntemleri uygulanmalı. Bunlar sadece ilk anda aklıma gelen modern şehircilik anlayışındaki yaklaşımlar. Ne var ki bu tür kentin geleceğini büyük ölçüde etkileyecek kararlar başta kamu yararına hizmet veren ve işin bilimini yapan meslek odaları olmak üzere kentin tüm aktörleri ile bir araya gelinerek alınmalı. Öylece Özlem Çerçioğlu’nun projesi yapılıp geçilmemeli.
Özetlemek gerekirse modern şehircilik anlayışı ile dünya şehirlerinin “insan odaklı” projelere yöneldiği günümüzde, tarihe karışmış taşıt-odaklı ve palyatif projeleri büyük reklamlarla sunmak, bilimle, teknikle ve insan aklıyla alay etmekten başka bir şey değil. İşte esas bu maliyetlerle bu projeler rantın kendisine hizmet etmektedir. Aydın halkı ranta geçit vermez.
İlgililer için ek okuma: Otomobil Kraliyeti
https://www.aydindenge.com.tr/yazi/cemre-sahin-kazici-yuksek-mimar/26/12/2020/otomobil-kraliyeti
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.