Takip Et

SON DAKİKA

Cemre ŞAHİN KAZICI / Yüksek Mimar
[email protected]

ENES KARA

12 Ocak 2022, Çarşamba

     

Hepimiz daha güzel günlerin geleceği umuduyla yorulmaya/emek harcamaya motive oluyoruz. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte her şeyi görünür kılan medya ve sosyal medya, bu ülkede kimse için güzel günlerin gelmediği gerçeğini aydınlattıkça motivasyonumuzu kaybediyoruz; emek harcamaya, ve yaşamaya...

*

Biz 90'lar ve öncesi nesil, harcadığımız an kıyıya ulaşacağımızı sandığımız son nefesin gücüyle çırpındık denizde bir şekilde. Karanlıkta göremediklerimizle, -bu son basamak ha gayret- diyerek onlarca basamakta kan döktük belki de.

Ama 2000'ler, görüyor. Medyanın/sosyal medyanın ışıklarıyla; merdivenin en alt sahanlığından yukarı baktıklarında, hepimizi görüyorlar. Senin ikinci basamakta bıraktığın kolunu, onun dördüncü basamakta öldürdüğü sevdiğini, ötekinin onuncu basamakta darmadağın olan beynini. Sahne, tamamen bir katliam. Bu sahnede bir rol almayı istemeleri pek tabii mümkün olmayabiliyor. -Bu ülkenin acil yeni senaryolara ihtiyacı var.-

*

Enes Kara gibi tıp okumuş eşimden örnek vereceğim.

*

Daha 10'lu yaşlarında iyi bir lise kazanarak güzel bir hayatı garanti edeceğini düşünmüş. Türkiye'nin en iyi liselerinden biri olan Aydın Fen Lisesi'ni kazandığında, 'çok yorulmaklar bitti, güzel günler geldi' sanmış, 14 yaşında. Sonra asıl üniversite sınavında iyi bir başarı elde ederse güzel günlerin geleceğini fark edip daha çok yorulmuş ve yine ülkenin en iyi tıp fakültelerinden biri olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanınca, "heh şimdi güzel günler geldi" demiş. Ama tabi bu şartlarda öğrenci olmanın kendisi dahi zor, bir de zorlu eğitim... Güzel günleri hala mümkün kılmıyor.

*

20'li yaşlarına artık ben de şahidim. Aslında güzel günlerin son bir kez daha yorulup Tıpta Uzmanlık Sınavını (TUS) kazanırsa geleceği inancıyla motive oldu çalışmaya ve yaşamaya. Genç yaşlarından çalıp asistanlık dönemine eklemek için her gün çalıştı. Hatırlıyorum, sabah 8de uyanır, üniversite kütüphanesine gider, gece 11de geri döner hemen uyurdu. Öğle arasında yemek için dışarıda zaman kaybetmemek adına, haşlanmış yumurta alırdı yanına. Kütüphanede kitabının başında ağzına atar, kronometresiyle çalışmaya devam ederdi. İlk sınavında güzel bir dereceyle Üroloji Anabilim Dalını kazandı. Arada da TUS açıklanana kadar pratisyen olarak zorunlu görevi için Rize'ye gönderildi, 4-5 ayda, bir kaç hayati tehditten kendini kurtararak Aydın'a döndü ve asistanlık yaşamına başladı.

*

‘Rahatladım galiba şimdi’ derken bir baktı ki güzel günler hala gelmemiş... İnanır mısınız ayda 15 gün nöbetle başladı asistanlığa. Pazartesi sabah 7'de evden çıkıyor, salı akşam 7'de eve geliyor, çarşamba sabah 7'de evden çıkıyor, perşembe akşam 7'de eve geliyor, cuma sabah 7'de çıkıyor... Bu döngü böyle gidiyor.. Ben böyle -yaşamak- görmedim. Diğer branşlara görece nöbetleri daha rahat geçmesine karşın, ruh gibiydi. Bu sadece doktorun hayatı için değil, ameliyat ettiği kişinin hayatı için de son derece tehlikeli; refleksini dahi kaybediyordu. Branşını, hocalarını ve diğer asistan arkadaşlarını sevmese katlanabileceği bir durum değil, hiçbir insanın. Ki hatırlarsınız, asistan doktor Mustafa Yalçın'ın asistanlık hayatındaki zorluk ve çalışma yerindeki insan ilişkileri nedeniyle intiharını. Ya da durun bir de onu hatırlamayalım şimdi.

*

30 yaşına geldiğinde “Bu kadar yol gittik artık bu kesin son, bundan sonra gelecek güzel günler” diyerek asistanlıktaki zorlukları atlatmıştı. Şuan uzman/operatör doktor olarak doğuda bir ilçe devlet hastanesinin ısıtma sistemi bozuk karanlık bir odasında... -Alt bezi raporu götürürlerse kendilerine medikal firmalar tarafından komisyon verileceği için- alt bezi raporu talep eden hastalarına, tıbben ihtiyaç olmadığından alt bezi raporu yazmadığı için sözlü şiddete maruz kalıyor; her gün. Ve daha kötüsünden korkuyoruz, çünkü medya artık bize de ışık tutuyor ve merdivenin kanlı basamaklarından sonra parlak bir zirve olmadığını görüyoruz... Yine de son nefesimizin gücünü yeni senaryoların yazılacağına ya da yeni senaryoları yazabileceğimize inancımızla diri tutuyoruz/tutmaya çalışıyoruz.

*

Enes Kara, biz seni çok, çok, çok iyi anlıyoruz. Biliyoruz ki yeni senaryoyu senin gibi güzel gençler yazabilir ancak. Senin vazgeçişinin, başka zihinlerde büyük mücadeleleri tetiklemesi ümidiyle, içinde bulunduğun zorluklardan sadece birini kaleme aldığım bu yazımı sana ithaf ediyorum. 

 



Yazarın Tüm Yazıları

DEPREM ÖLDÜRMEZ POLİTİKA ÖLDÜRÜR

29 Mart 2024, Cuma

Seçimler Yaklaşırken... Kimi Seçeceğinizin Farkında Mısınız?

23 Şubat 2024, Cuma

UZAY SİYASETİ

21 Ocak 2024, Pazar

YASAL HAKKINIZ OLAN SIĞINAKLARINIZA NE OLDU?

5 Ocak 2024, Cuma

100. YIL #CUMHURİYET

29 Ekim 2023, Pazar

SAVAŞ DURUMUNDA YER ALTI HASTANELERİ

19 Ekim 2023, Perşembe

MİMARLIK DÜNYAYI KURTARABİLİR

2 Ekim 2023, Pazartesi

‘MİMARLIK BÖLÜMÜ’ TERCİH EDECEKLER İÇİN REHBER

3 Ağustos 2023, Perşembe

SANDIKTAN NE ÇIKTI?

17 Mayıs 2023, Çarşamba

TABUTUMUN KIRMIZI KURDELESİ

25 Şubat 2023, Cumartesi

CANSIZ BEDEN

10 Şubat 2023, Cuma

BİR İLÇENİN İL STATÜSÜ KAZANMASI

25 Ocak 2023, Çarşamba

BELEDİYE BAŞKANININ PARTİ DEĞİŞTİRMESİ

23 Aralık 2022, Cuma

BİR ÇÖZÜM ÖNERİSİ: SOSYAL KONUTTA KİRALAMA SİSTEMİ

22 Kasım 2022, Salı

'SOSYAL KONUT HAMLESİ' NE DEĞİLDİR?

7 Ekim 2022, Cuma

ADALET NÖBETİNDE 100. GÜN

3 Ağustos 2022, Çarşamba

3 YENİ PAKETLE YANDAŞ DESTEĞİ

11 Mayıs 2022, Çarşamba

DEMOKRASİYE MESAİ ŞOKU

31 Ocak 2022, Pazartesi

ENES KARA

12 Ocak 2022, Çarşamba

İTİBARDAN TASARRUF DEVRİ

23 Aralık 2021, Perşembe

YILLARDIR SÖNMEYEN ...

7 Ağustos 2021, Cumartesi

KUTULARDA YAŞAMAK

30 Mayıs 2021, Pazar

‘YENİ’ ÜZERİNE SAYIKLAMALAR

10 Mayıs 2021, Pazartesi

şu BÜYÜKler

24 Nisan 2021, Cumartesi

PENCEREMDEN BAKARKEN - 3

5 Nisan 2021, Pazartesi

PENCEREMDEN BAKARKEN - 2

4 Nisan 2021, Pazar

PENCEREMDEN BAKARKEN - 1

3 Nisan 2021, Cumartesi

OTOPARKLILAŞTIRAMADIKLARIMIZDAN MISINIZ?

20 Mart 2021, Cumartesi

İLLA-HİYAT

6 Mart 2021, Cumartesi

AYDIN'IN TURUNCU BİTKİ ÖRTÜSÜ

20 Şubat 2021, Cumartesi

MİLLET KIRAATHANESİ & KİTAP KAFE

6 Şubat 2021, Cumartesi

YOLDA OLMAK

23 Ocak 2021, Cumartesi

ORTA'daki MAHALLE

9 Ocak 2021, Cumartesi

OTOMOBİL KRALİYETİ

26 Aralık 2020, Cumartesi

"TORPİLİN DİYORUM, KİM?"

12 Aralık 2020, Cumartesi

Hayalinizdeki Kent?

28 Kasım 2020, Cumartesi

CUMHURİYETİMİZ VE (ona yakışmayan) KENTLERİMİZ

14 Kasım 2020, Cumartesi

Cumhuriyetimiz ve Kentlerimiz / Deprem Kesintisi

31 Ekim 2020, Cumartesi

"DİKEY BAHÇESİZ YAŞAYAMAM"

17 Ekim 2020, Cumartesi

Bir Mimara Sarılın

3 Ekim 2020, Cumartesi

Taklitlerinden Sakının - 2

19 Eylül 2020, Cumartesi

Taklitlerinden Sakının - 1

5 Eylül 2020, Cumartesi

Depremde Romantik Yürüyüş

22 Ağustos 2020, Cumartesi

Ne Bu Sıcaklar?

8 Ağustos 2020, Cumartesi

Bir Ayasofya Hikayesi

25 Temmuz 2020, Cumartesi

Kamusal Geometri

18 Temmuz 2020, Cumartesi