AyFm 100.5
  • 23 Aralık 2025, Salı

BİRLİKTE BAŞARMAK

Birlikte hareket edebilmek bir kültürdür. Çok zor değildir elbette ama, toplumsal  çıkarlar kişisel çıkarların önünde tutulursa bu iş ancak mümkün olabilir. Hani, “kazan-kazan” diye bir söylem var ya, işte işin özü de budur. Birlikte hareket edilirse herkes emeği ve de yeteneği ölçüsünde pay alır.
Aydın’ın kırsal mahallelerinden Yukarı Kayacık Köyü’nde öğretmenlik yapmıştım. Köy diyorum; çünkü gerçekten de güzel bir dağ köyüydü. Şimdi büyükşehir uygulamasıyla bütün köyler mahalle oldu ya, sanki başımız göğe erdi.
Şimdi mahalle olarak nasıldır bilemiyorum. Köy olarak fevkalade güzel ve bereketli bir köydü.  Çalışkan ve bilge bir muhtarları, son derece aydın ve yol gösterici imamları, yine çalışmayı ve üretmeyi seven insanları vardı. 
Yukarı Kayacık adından da anlaşılacağı gibi yükseklerde bir dağ köyüydü. Kışın sabahları bulutlara yukarıdan bakardık. Sürekli sis olurdu. Köyde en yaygın hastalık romatizma idi. Bakkalda bile ağrı kesiciler satılır, insanlar kahvehanede ellerindeki şırıngalarla kendilerine iğne vuracak arkadaş ararlardı. Çoklukla birbirlerinin iğnelerini yaparlardı. 
*
Köyde yaygın olarak ceviz, kestane ve kiraz yetişirdi. Ayrıca domates, biber gibi sebzeler de yetiştirilip Aydın pazarında satılırdı. Özellikle yaz sonlarında çıkan “Kayacık fasulyesi”  Aydın pazarında çok ünlüydü.
Ben bugün size kirazdan söz etmek istiyorum. Napolyon kiraz da yetişirdi ama en çok kara kiraz da denilen ve sapsız hasat edilen kirazları meşhurdu. Bunlar ihraç edilir ve şekerleme endüstrisinde kullanılırmış. 
Kiraz zamanı her akşam bir kamyonet ve bir de kamyon gelirdi. Köylü o gün hasat ettiği kirazları cami avlusuna getirir, orada tartılan kirazlar deftere yazılıp araçlara yüklenirdi. Napolyon kirazlar kamyonete, kara kirazlar da kamyona yüklenirdi. Tartı ve yükleme bitince defter açılır, herkes teslim ettiği ürünün parasını aldıktan sonra araçlar hareket ederdi. 
*
Sevgili okuyucu, şimdi de yukarıdaki başlıktan söz edeceğim. 
Bir zamanlar Kayacık’ta kirazlar kurtlu oluyor diye kiraz satılmazmış. Hatta bazı köylüler bunun topraktan kaynaklandığını düşünüp yeri değerlendirmek için kiraz ağaçlarını sökmeye bile başlamışlar. Sadece bir köylünün kirazlarında kurt olmuyormuş ve o da sınırlı miktarda üretim olduğu için eşeğiyle Aydın’a kendisi götürüp satabildiğini satıyor, kalanı da kurda kuşa yem oluyormuş. Bir gün bu kişi kardeşini çağırıp ona bir sır vermiş:
“Kardeşim, sana bir şey söyleyeceğim ama sakın kimseye söyleme. Benim kirazlar niye kurtlanmıyor biliyor musun; ben onlara ilaç atıyorum da ondan. Denizli’de asker arkadaşımın köyüne ziyarete gitmiştim. Orada görüp öğrendim. O ilacı atınca kurt olmuyor.”
Kardeş bu lafları duyunca hemen bütün köylüye yaymış.  Herkes o ilaçtan alıp ağaçlarını ilaçlamışlar ve kurt sorunu kalmamış.  Bütün köylü kiraz üretince ortaya büyük bir üretim çıkmış ve elbette ki bir pazar oluşmuş. O ilacı bilip söylemeyen köylü de dahil, bu işten herkes kazanmış. 
Son söz; birlikten kuvvet doğar sözü boşuna söylenmemiştir. Bu vesileyle sevgili Kayacık köylülerine selam olsun. Allah işlerini, güçlerini rast getirsin.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.