Zeytin tanıtımı ile başladığımız bu yazı dizimizi TZOB 2019 İktisadi ve Zirai raopurunu kaynak alarak sürdürelim.
“Ülkemiz bulunduğu coğrafi konum ve sahip olduğu Akdeniz iklimi özellikleri nedeniyle İspanya, İtalya, Tunus ve Yunanistan gibi diğer Akdeniz ülkeleriyle birlikte dünyanın önde gelen zeytin ve zeytinyağı üreticilerindendir.
Bugün ülkemizde Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde zeytin yetiştirilmekle birlikte üretimin önemli bir bölümü Ege Bölgesi’nde yapılmaktadır. Aydın, İzmir, Muğla, Manisa, Balıkesir, Mersin, Hatay, Çanakkale, Antalya ve Bursa önde gelen illerimizdir. Bursa ilimizde üretilen zeytinin tamamı sofralıktır. Mersin ve Manisa ilerimizde de sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve Hatay illerimizde gerçekleştirilen zeytin üretiminin yüzde 75’inden fazlası yağlıktır.
TÜİK verilerine göre ülkemizde yaklaşık 148 milyon meyve veren, 26,3 milyon meyve vermeyen olmak üzere toplam 174,6 milyon zeytin ağacı mevcuttur. 2017 yılı itibarıyla 460 bin tonu sofralık, 1 milyon 640 bin tonu yağlık olmak üzere toplam 2 milyon 100 bin ton üretim gerçekleştirilmiştir. 2017 yılında zeytin üretimimiz ilk kez 2 milyon tonu aşmıştır.
Son yıllarda yeni zeytin fidanlarının dikimi ve üreticinin zeytin üretimine özendirilmesiyle birlikte ağaç sayımız artmış, var ve yok yılları arasındaki fark azalarak üretimde artış meydana gelmiştir. 2018 yılında ise olumsuz hava koşulları, halkalı leke ve zeytin sineği nedeniyle üretim 1 milyon 500 bin 467 ton olmuştur. Toplam zeytin üretiminin yıllar itibarıyla ortalama yüzde 25’inin sofralığa, yüzde 75’inin de yağlığa ayrıldığı görülmektedir.
Zeytin üretim rakamlarına bakıldığında yıllara göre artış ve azalışlar görülmektedir. Bu durum zeytin ağacının periyodiste gösteren bir tür olması nedeniyle bir yıl yüksek bir yıl düşük ürün alınmasından kaynaklanmaktadır. İklim koşullarının yanı sıra kültürel uygulamalar da rekolte üzerinde etkili olmaktadır.
Ülkemiz zeytin yetiştiriciliğinde karşılaşılan sorunların başında, kültürel uygulamalardaki yetersizlik gelmektedir. Diğer meyve türlerine göre sulama, gübreleme çok az yapılmakta; budamaya ihtiyaç gösteren bir tür olmasına karşın yine budama da çok az yapılmaktadır.
Zeytin sineği yüzünden yüzde 100’e yakın meyve dökümleri meydana gelebilmektedir. Bunların yanında hasatta mekanizasyona gidilememesi ve sırıkla hasadın yapılması bir yıl sonra ürün verecek olan sürgünlerin zarar görmesine neden olmaktadır.
Bütün bu faktörler hem birim alandan alınan verimin düşmesine hem de var yılı ile yok yılı arasındaki farkın iyice artmasına neden olmaktadır."
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.