Türk tarımının dünya ve Avrupa’daki yerini belirlemek için ülkelerin ve Türkiye’nin üretim miktar,katma değer,ihracat,ithalat,üretci başına düşen GSMH miktarlarının döviz cinsinden karşılaştırıması gerekir.
Türkiye ile AB ekonomileri arasında bir kıyaslama yapacak olursak, gerek hektar başına verim gerek çalışan başına katma değer itibariyle çok büyük farklılıklar karşımıza çıkmaktadır.
2001-03 rakamları alındığında Türkiye’nin Fransa ile farkı 22 kat, Belçika ile farkı 20 katı aşmaktadır. AB tarımı ile Türk tarımı arasındaki fark sadece verimlilikte değil, aynı zamanda gübreleme, sulama, makineleşme ve tarımsal işletme ölçeğinde de görülmektedir (Dinler, 2000: 372).
Hektar başına pek çok üründe 2003-2005 arasında Belçika ve Hollanda gibi tarımda oldukça fazla gelişmiş ülkelerde 8.000 kilogramın üzerindeyken ve AB ortalaması 5.000 Kg’den fazla ikenTürkiye’de bu rakam 2.400 kilogram civarında seyretmektedir.
Tarımda çalışanların katma değeri yönüyle hesaplanan tarımsal verimlilikte durum çok daha elverişsizdir. Çünkü, AB’nin en fazla gelişmiş tarıma sahip ülkelerde kişi başı gelir 40.000 dolar civarındadır.
Tarımda Avrupa Ekonomik ve Parasal Birlik (EMU) ortalaması 20.000 dolardan fazladır. Oysa Türkiye’de bu rakam 2.000 dolara bile ulaşmamıştır. Aradaki fark ortalama olarak on kattan fazladır. dikkati çeken bir diğer önemli nokta, 1990- 2000 sürecinde verimlilikteki değişmenin AB üyesi ülkelerle Türkiye arasında farkın açıldığı görülmektedir.
“Hektar başına verimlilik Türkiye’de yaklaşık %10 iken, AB ortalaması %16’dan fazla olmuştur. Daha önemlisi söz konusu dönemde tarımsal verimlilikte AB ülkelerinde büyük artışlar kaydedilmiştir, artış rakamları bazı ülkelerde iki kattan fazla olmuş, birlik ortalaması %70’lere ulaşmıştır. Verimlilik farklarının tarımda kullanılan girdilerin miktarı ve kalitesiyle yakın bir bağlantısı olması kaçınılmazdır. Bu konuda Türkiye’nin durumu birkaç istatistiki veriyle yansıtılabilir.”
Ülke olarak AB ile aradaki farkı kapatmanın yegâne yolu verimliliğin artırılmasıdır.
Bunun için de Türk tarımının “geçimlik tarım” çemberini kırarak “ticari tarım” a geçmesini sağlamak gerekir.
Geçimlik tarım yapılarının dönüştürülmesinde en etkin yollardan birinin tarımsal üreticileri piyasa ilişkileri içine çekerek, ticari üretimi artırmaktır.
Bu da uzun ve zahmetli bir süreçtir.
Bu süreçte organizasyonlar son derece değer ve önem taşımaktadırlar.
İlk başvurulacak organizasyonlar kooperatif ve üretici birlikleridir. Bunun için de Türk kooperatifçiliğinin çağ atlaması anlamına gelen yapısal değişikliklere ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu konuda beş ayrı tedbir ve gerekçe ortaya atılmaktadır:
1. Mevsimsel açlık ve dönemsel kıtlıklar ancak tarımın ticarileştirilmesiyle giderilebilir, yani geçimlik yoksunluğu bitirmek için geçimlik tarımı bitirmek gerekir.
2. Yeterli bir gıda fazlası siyasi istikrarın bir kaynağıdır ve siyasi istikrar da sanayileşme ve ekonomik gelişme için gereklidir.
3. Fabrika çalışanları ve altyapı projelerini gerçekleştiren işçiler bütün yıl boyunca beslenmelidir
. 4. Ticari ve sınai çalışanları besleyecek gıda yurt içi çiftçilerce üretilmelidir.
5. Yeterli bir gıda fazlası teknolojiye ve eğitime yatırım için gereken sermaye birikiminin gerekli bir parçasıdır.
Kaynak: A. Meral UZUN ,Tarımsal Verimlilik ve Türkiye’deki Durum: Tarımsal Verimliliğin Artırılmasına Dönük Tedbirler Üzerine Bir İnceleme
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.