Türkiye ölçeğindeki toprak koruma ve arazi kullanımı konusundaki uzun zamanlı gelişmeler ele alınarak, konuya ilişkin geliştirilen politikaları ve sonuçlarını ele alacağız.
Tarım arazilerinin daha etkin ve amacın uygun kullanımını sağlamak, tarım ve tarım dışı kesimlerin toprak koruma ve tarım arazilerinin tarım dışı kullanımına yönelik yaklaşımlarını belirlemek ve önerilerde bulunacağız.
Konuyu öncelikle tarihi açıdan ele alacağız.
Osmanlı Devleti herşeyden önce bir tarım ve asker devleti idi.Devletin ve askerin varlığının temelinde tarım bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin gerek kuruluş ve klasik döneminde, gerekse devletin ekonomik, sosyal ve askeri yönden gelişerek yerleşik hayata geçme sürecinde önemli rol oynayan unsurlardan biri de miri toprak sistemidir.
Bu sistem sayesinde, Osmanlı Devleti sahip olduğu tarıma dayalı ekonomik bir tarım ve üretim sistemini hayata geçirmiştir. Bu sistemin gelişmesi ile ilgili yapılanmalar, devlete ekonomik bir dinamizm kazandırmış ve bu nedenle toprak, Osmanlı Devleti döneminde üretim-tüketim ve ihracat etkinliklerinde önemli bir rol oynamıştır.
Öşriyye , haraciye ve miri olmak üzere üç ana bölümden meydana gelen Osmanlı toprak sistemi tarım toprakları varlığını korumak ve tarımsal üretimi kesintisiz sürdürmek için yasa düzenlemeler ortaya koymuş ve uygulamıştır.
Kuruluş ve klasik dönemlerde devletin mülkü olarak değerlendirilen tarım topraklarının işlenmesi ve tarımsal üretim-gıda üretimini reaya ve ortakçılar üslenmiştir.
Tanzimat sonrası 1858 yılında çıkarılan Arazi Kanunnamesi ile miri toprak sistemi yeniden düzenlenmiştir. Bu Kanunname ile amaçlanan, toprakların küçük işletmeler halinde köylüye dağıtılmasıdır. Köylü, kendisine verilen toprak üzerinde istediği gibi tasarruf edebilme, istediği ürünü yetiştirebilme, istediğine kiraya verebilme ve satabilme haklarına kavuşmuştur.
Kuruluş ve klasik dönemlerde reaya ve ortakçı kulların toprağı boş bırakmaması işlemesi ve üretmesi esastı.İki yıl boş bırakanlara “ levent akçesi” veya “çiftbozan akçesi” adı altında cezalar uygulanırdı.
Cevdet Paşa’nın başkanlığındaki bir heyet tarafından bölümler halinde hazırlanan, Mecelle ile tarım arazilerinin zilyetliğiin tanımı yapılmış ve zilyetlik ile birçok hükümler konmuştur. Yine Mecelle kapsamında, özellikle tarım dışı arazilere yönelik hükümler yer almıştır.. Mecelle’nin 1644’üncü maddesine göre, her kim bakımsız arazi üzerine yapı kurmak isterse, söz konusu madde uyarınca cezalandırılırdı.
Bunun dışında ekili tarım arazilerine hayvanlar veya başka yollarla verilen zararlar ağır cezalar ile tecziye edilirdi.Hatta Yörük/ Türkmen cemaatlerinin zorunlu iskanlarındaki gerekçelerden birisi de budur. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.