Osmanlı İmparatorluğu’nda büyük çapta taşıma işleri, özellikle de Anadolu’da at ve deve sırtında yapılıyordu. At veya öküz arabaları da etkin taşıma araçları idi. At veya öküzün çektiği bir araba, bir atın sırtında taşıyabileceği yükün beş katını taşıyabilmekteydi. Kara ticaretinde nakliyatta kullanılan yük hayvanlarının taşıma kapasitesi birbirinden farklılık göstermekteydi. Develerin taşıma kapasitesi 200 kg ile 700 kg arasında değiş- mekteydi. Atların taşıma kapasitesi ise 300-350 kg’dan 600-650 kg’a kadar çıkmaktaydı. Nakliyatta develerin tercih edilme nedeni fazla yük taşıyabilmelerinden ziyade, bakımlarının zahmetsiz olmasıydı. Zira at gibi tımar derdi de olmayan bu hayvan günlerce aç ve susuz yolculuk yapabilmekteydi. Ancak arabaların işlemesi için düzgün yollar gerekliydi, oysa Osmanlı İmparatorluğu’nda yollar çok yetersiz olmakla beraber at ve öküz arabalarıyla tarım ürünleri gibi ağır ve hacimli mallar, çok uzak mesafelere düşük maliyetlerle taşınamıyordu (107).
Katırlar ise daha çok dağlık kesimlerde, özellikle odun taşımacılığı için beslenirdi. Öküzden ise çift sürümü
için her çeşit arazi şartlarında yararlanılırdı.
Başka bir hayvan çeşidi olan eşekten örnek verecek olursak; eşek, daha az miktarda yük taşıma özelliğinden dolayı yerleşim yerine yakın mesafe ulaşımlar için
kullanılırken, Çal kazası Selcen köyünde de “yolcu” adı verilen ticaretin, orta mesafelere üzüm ve ürünlerinin taşınmasında en
Çok kullanılan binek hayvanı olmuştur.
XIX. yüzyılda da yük ve binek hayvanları hem ulaşımda hem taşımacılıkta hem de ticarette kullanıldığı için çok büyük önem arz ediyordu.
1880 ‘den sonra ise Aydın-İzmir, Denizli İzmir arası yolculuk hayvanlarla değil tren yolu ile yapılmaktaydı.
Daha önceleri develerle dokuz günde Sarayköy’den İzmir’ e ulaşan incir, palamut, kuru üzüm bir günde
İhracatçının mağazasında yer alabilmekteydi. Her ne kadar tarım ürünlerinin alıcılarının oluşturduğu tröst,
Ürünlere değerini vermemiş olsa da en düşük fiyatlarla alarak üretici ve köylülerin ellerinde ürün
bırakmamaktaydı. Bazı yıllar arz-talep dengesinin üretim aleyhine bozulması fiyatları artırınca pamuk, üzüm,
incir alanlarında genişlemeye yol açmış, sulu tarım alanları büyümüştür. Meyan kökü toplama işi artmış,
dağlardan ve yamaçlardan toplanan palamut göbekleri, hayvanlarla tren istasyonlarına taşınmakta,
buralardaki depolarda istif edildikten sonra İzmir’e sevk edilmeyi beklemekteydi. Bu işlemler sırasında az da olsa cebi para gören üretici ve çiftçiler üretime yönelik çabalarını artırma yoluna gitmiştir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.