Hiç kimse inkar edemez ki Türk tarım sektörü diğer sektörlere göre en alt katmana itilmiş, göz ardı edilerek kakılmış ve politikacı ve bürokratların üstün(!) çabaları ile en öksüz sektör haline getirilmiştir.
Bu gerçeklerden hareketle 2022 yılı tarım veri ve manzaralarını TZOB tespitleri ışığında ortaya koyarak Türk çiftçisinin devletten,politikacıdan belklentilarini ortaya koyacağız.
“2020 yılında başlayan pandeminin bitmesi, ayrıca kuraklığın sınırlı kalması ülkemizin sosyo-ekonomik yapısına ve tarıma olumlu etkilerde bulunurken, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte şubat ayında başlayan küresel ekonomik kriz, bu toparlanma sürecini olumsuz etkiledi. Artan enerji fiyatlarıyla birlikte dışarıya bağımlı olduğumuz tarımsal girdi ve hammadde fiyatlarındaki küresel ve ulusal dalgalanmalar, tarımsal ürün fiyatlarını artırırken, sonuçta gıda enflasyonu ile de tüketiciler mağdur oldu.”
Bu iki badireden sonra Türk tarımında bir kalkınma ve silkiniş beklerken tam tersine dünyadan büyük ölçüde bağımsız özelliklerdeki Türk ekonomisinin yapısal kıskaçları içerisinde ezilen Türk tarımı başta girdi fiyatları ve tarım ürün ve gıdaların çarpık ve adaletsiz sistem içinde fiyatlandırılmaları üreticiye hiçbir yarar sağlamaz iken aracı ,market,tüccar,komisyoncuların kat kat zenginleşmelerini temin etti.
Ne yazık ki salgın döneminde gıdanın önemi bir kere daha şiddetle anlaşılmış iken,Türk kamuoyunun 23 günlük hafızasından yararlanan hakim medya,politikacılar ve Ankara bürokrasisi adeta” Tarım olmasa da gıda buluruz “ sakat anlayışı ile tarımsal üretimi ve gıdayı “yok” saydı.
“2022 yılı toplam bitkisel üretimi TÜİK 3.tahmin verilerine göre, bir önceki yıla göre yüzde 9,1 artarak, 117,9 milyon tondan 128,6 milyon tona yükseldi. 2022 yılının ilk 9 aylık verilerine göre tarım sektörü, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 6,6’sını sağladı. Tarım sektöründeki ilk 9 aylık büyüme 2022’de bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,1 azaldı. 2021 yılında aynı dönemde de tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 4,6 azalmıştı.”
“Ocak-Kasım döneminde gıda ve tarım ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 22 milyar 303 milyon dolardan 26 milyar 822 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde gıda ve tarım ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 36 artarak 15 milyar 624 milyon dolardan 21 milyar 231 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda dış ticareti fazlası Ocak-Kasım döneminde bir önceki yıla göre yüzde 16,3 azalarak 6 milyar 679 milyon dolardan 5 milyar 591 milyon dolara geriledi.”
Tarımın ekonomiye bu denli atkıları mevcut iken günübirlik politikalarla belirlenen tarımsal desteklemeler yöneticiler tarafından toplam rakamları kamuoyuna sunularak üretici başına düşen komik ve çerez parası cesametinde olmayan miktarlar gecikmiş zamanlarda ödenerek, dev aynasına tutularak “matah” mış gibi gösterildi.
Gelecek nesillerin sağlıklı vücut ve zekâlarının devamı için gerekli olan hayvansal protein kaynakları üretimi ise;
“Hayvansal üretimde ise Ocak-Ekim döneminde yumurta üretimi yüzde 9,5, tavuk eti üretimi yüzde 2,1 arttı. Sanayiye aktarılan süt miktarı ise bu dönemde yüzde 3,3 azalarak sonuçlandı.”
İşsiz insanın iş sahibi olmasında yeri inkar edilemez olan tarım görevini yine yerine getirdi.
“Öte yandan tarım sektörü, istihdamdaki önemini koruyor. Üçüncü çeyrekler itibarıyla 2021’de yüzde 18,3 olan tarımın istihdamdaki payı, 2022’de yüzde 16,9’a geriledi. 2022 yılının üçüncü çeyreğinde ise tarım 4,9 milyon kişiye istihdam sağladı.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.