Alaşehir’de düzenlenen “MANİSA İLİ JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ SEMPOZYUMU” ile ilgili izlenimlerimizi Prof Dr. Niyazi Aksoy’un görüşlerini aktararak sürdürüyoruz.
Jeotermal alanlar için alınan ruhsat sayısı ise çok yüksektir. Bu alanda herhangi bir kısıtlama yoktur. Jeotermal kaynak ve rezerv olmayan bölgelerde dahi ruhsat alınabilmektedir. Bugün mevcut olan 3 bin ruhsatın denetlenmesi mümkün değildir.
Jeotermal üretimde destekleme sistemi adil değildir. 5 MW üretim de 50 Mw üretim yapan şirket de aynı desteklemeyi almaktadır. Yatırımcıları denetleyecek bir sistem mevcut değildir.
Desteklemeden yararlanan ve santralleri bedavaya getiren yatırımcılar devlete ürettikleri elektriği çok yüksek fiyata satmaktadırlar.
Jeotermal sistemler ve santraller kuruldukları günden beri çevre halkını değişik biçimlerde rahatsız etmekte, çevreye, halka ve tarıma zarar vermektedirler. Jeotermal etkinlikler ile halkın ilişkilerini düzenleyecek, halka,çevreye tarıma zarar vermelerini engelleyecek herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir.
167 sayılı “ Su Yasası” yeraltı sularını düzenlerken,j eotermal ile ilgili olarak jeotermal kuyu ve suları düzenleyecek herhangi bir yasa da bulunmamaktadır.
Bu alanda hukuki boşluklar da bulunmaktadır. Yeryüzünde bulunan jeotermal alan sınırları yer altındaki sınırlarla çakışmamakta, jeotermal şirketler değişik sondaj yöntemleri ile birbirlerinin rezervlerinden akışkan çalabilmektedirler.
Halbuki Aydın ve Manisa’da gözenekli, geçirgen jeolojik yapı dolayısıyla jeotermal rezervlerden jeotermal sistemlerin beslenmesi oldukça zayıf olmaktadır. Bu da önümüzdeki yıllarda üretim ve paylaşım açısından yeni sorunları ortaya çıkaracaktır.
Bu da çok fazla üretim kuyusu açılmasını gerektirmekte, maliyeti de artırmaktadır. Sonuçta açılan her kuyu çok fazla miktarda tarım arazilerinin elden çıkmasına ve tarım dışı kullanıma yol açmaktadır.
Şu anda önümüzde jeotermal enerji ile ilgili pek çok sorun bulunmaktadır. Bunlar,
*Atık sorunu,
*Sondaj atığı,
Jeotermal –tarım ilişkilerinde sorunun azaltılması gerekmektedir. Bunun için de idare payı olarak alınan yüzde 1’lik kesenek bu alanda kullanılabilir” dedi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.