Takip Et

OSMANLI DEVLETİNDE HAYVANCILIK VE VERGİLENDİRİLMESİ

Hayvanın ehlileştirilmesi ile başlayan süreç, insanlık tarihi içinde, makineleşme öncesini kapsayan en uzun zaman dilimlerinden birisidir.

12.-15. yüzyılların Anadolu’sunda geniş toprakların köylüler tarafından terk edildiği ve sadece konar-

göçerler tarafından kullanıldığı varsayılmaktadır. Yerleşik düzene geçtikten sonra beslenen hayvanların

önemi azalmamış, hayvan beslemede seçici davranılmıştır. Bitkisel üretim çeşidi ve biçimi beslenen hayvan

cinsleri arasında bir ayıklama yapma zaruretini doğurmuştur.

Hayvan varlığı, tarımın temel ekonomik faaliyet olduğu sanayi öncesi ekonomilerin bir çeşit birikmiş serveti niteliğindedir. Göçebe topluluklar, hayvancılığı yüzyıllar boyunca tek geçim kaynağı olarak sürdürürken, yerleşik hayatta çiftçilik yapan ve bu arada hayvan da beslemek durumunda olan topluluklar ise daha çok çift sürme ve taşıma işlerinde güçlerinden yararlanmak için büyükbaş yetiştirip, bu hayvanlardan sağladıkları ürünleri de çoğunlukla kendi tüketimlerinde kullanmışlardır. Çünkü Osmanlı çiftçisi son döneme kadar çift sürme işlerinde genellikle hayvanlardan yararlanmıştır. Özellikle nüfus yoğunluğunun azlığı hayvancılığı teşvik etmiştir (106).

Hayvancılık XIX. yüzyılda yaşayan çiftçi ve köylü için önemli bir yere sahiptir. Tarımsal faaliyetlerde bulunan ahalinin toprağı işlerken, bahçeye ve tarlaya giderken, eşyasını ve ticari ürününü taşırken, gıdasını endüstriyel ürünlerini (yün ve deri) elde etmek için kullandığı aracı hayvanıdır. Temettüat defterlerinde çeşitli adlarda farklı hayvanların bulunduğu görülmektedir. Toprak tasarrufunda bulunmayan haneler de hayvan sahibi olabilmektedirler. Köylü ve çiftçi, hayvanlarından kendi gıda - peynir, yağ, süt, et-ihtiyaçlarını karşıladıkları, hâsılat elde ettikleri gibi mesleklerinin gereği olarak ta kullanmaktadırlar. Bu tür etkinlikler hayvancılığın ne kadar önemli bir ekonomik faaliyet olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hayvancılık faaliyetleri büyükbaş, küçükbaş, yük-binek ve arıcılık olarak ele alınacaktır.

Çiftçilik yapan ve bu arada hayvan da besleyen toplulukların, bu hayvanlardan elde ettikleri ürünleri kendi tüketimlerinde kullanmak daha çok taşıma işlerinde güçlerinden yararlanmak ve çift sürme için büyükbaş hayvan beslediklerini bilmekteyiz.

Temettüat defterlerinde büyükbaş hayvanlar genel olarak inek, öküz, düğe, tosun, dana ve buzağı şeklinde kaydedilmiştir. Bu hayvan çeşitlerin sınıflarken “sağman inek, ”kısır inek”“camus”, “karasığır”, “sığır”, “kısır”” karasığır öküzü “ gibi tanımlar kullanılmıştır.

Sağman inek olarak belirtilen büyükbaşlardan ise et, süt ve ticareti yapılırken, yavruları olan dana, düve tosunlar da birer ticari meta idi. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.