II. Dünya Savaşı şartlarından tüm kesimler olumsuz etkilenirken, üzerinde en çok karar alınan sektör ,gıda üretim amacından dolayı tarım olmuştur.
1940 sonuna kadar eldeki stokları yeterli gören hükümet müdahaleden kaçınmış ancak bu yılın sonlarına doğru eldeki stokların hızla eridiği gözlenmiştir. 1940 yılında üretim yeterli olmasına rağmen tüccar ve halkın karamsarlığa kapılarak ellerinde stok tutmaları sonucunda TMO yeterli miktarda buğday alamamıştır. 1939 ve 1940 yılları buğday üretim miktarları aşağı yukarı aynı olmasına rağmen TMO’nun aldığı buğday miktarı 38 bin tona yakın düşüş göstermiştir. 1939 yılında üretilen 4 milyon tonu aşkın buğday’ın 194 bin tonunu, 1940 yılında ise üretilen yine 4 milyon tonu aşan buğday’ın 156 bin tonunu TMO alabilmiştir(1).
TMO ve elerinde 500 kg’nin altında hububat bulunanlar hariç bütün gerçek ve tüzel kişilere ellerinde bulunan buğday ve çavdar miktarını ve cinsini bildirme zorunluluğu getirilmiştir. Bu bildirimin adı geçen kararnamenin yayın tarihinden itibaren 4 gün içerisinde mahallin en büyük mülki amirine yapılması şart koşulmuştur. Devlet bildirimde bulunma zorunluluğu yoluyla gerçek ve tüzel kişiler elinde her an kullanabileceği ne kadar iaşe ürünü olduğunu tespit etmeye çalışmıştır. Yine bu kararname ile devlet; depo, silo, değirmen veya başka yerlerde bulunan hububatın mahallin en büyük mülki amirince tespit edilerek TMO’ya satılması şartını getirmiştir. Ayrıca hububat ticareti ile uğraşmayan ve yukarıda belirtilen merkezlerdeki bütün gerçek ve tüzel kişilerin ellerindeki buğday ve çavdara devlet, bedelini peşin ödemek şartıyla el koyabilecekti. Böylece bildirim zorunluluğuyla birlikte bedelini ödemek kaydıyla devlete ürünlere el koyabilme yetkisi de tanınmıştır (2).
Çıkarılan bir başka kararnameye göre (5 Aralık 1940 ve 14714 sayılı kararname) (Düstur, Cilt 22: 38) gerçek ve tüzel kişiler tarafından 100 kilodan fazla olarak satışı yapılan buğday, arpa, yulaf ve çavdarın fiyatları tespit edilecek olan azami fiyatların hiçbir şekilde üzerinde olamayacaktı. Bu tür satışlar için vilayetlere göre hububat fiyatları ayrı ayrı tespit edilmişti. Hükümet sadece bildirim zorunluluğu ve devlete zorunlu satışla yetinmemiş piyasadaki fiyatı da belirleme yoluna gitmiştir (3).
Hükümet el koyma işlemine ilk kez Şubat 1941 tarihinde başlamıştır. Bu el koyma işlemi Milli Korunma Kanunu’na dayanılarak 14.02.1941 tarih ve 2/15164 sayılı kararname ile gerçekleştirilmiştir (Düstur Cilt 22: 248). Bu kararname ile çiftçilerin geçimlik, yemlik ve tohumluk için ayrılan kısımlar hariç hububatlarını kararname ile belirlenen fiyatlarla TMO’ya satmaları şart koşulmuştu. TMO bulunmayan şehir ve kasabalarda ise üreticiler istediği yere satış yapabilecekti. TMO bulunan yerlerdeki üreticiler eğer el konulan ürünlerini hemen paraya çevirmek isterlerse bu ürünlerini TMO’ya getirip tespit edilen fiyatlardan satabileceklerdi. Daha sonra çıkarılan 18. 06.1941 tarih ve 15955 sayılı kararname (Düstur Cilt 22: 1332) ile hükümetin el koyma yetkileri ve el konulacak ürün sayısı arttırılmıştır. 1941 yılında 17 il ile başlatılan uygulama daha sonra 39 ile çıkarılmış ardından, 1942 yılında bütün illeri içine almıştır (4).
Kaynaklar
(1): DİE, 1996: 102; Konjonktür, 1959 s 21.
(2): Sefer Şener; İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’de Tarım Politikası Arayışları, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (7) 2004 / 1 : 73-92, s 79.
(3): Şener, a.g.m. s 80.
(4): 15 Mayıs 1924 tarih ve 2/17875 sayılı kararname: Düstur, Cilt 23: 599.Bkz Şener,a.g.m. s 80.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.