Aydın ili genel ekonomisinin ve Aydın tarımının hem tarih boyunca hem de bugün lokomotifi olan incir, bugünlerde kurutulmuş haliyle piyasalara çıkmış durumda. İncirin Aydın için önemi bir Büyük Menderes, bir zeytin, bir kurtuluş savaşı kadar önemlidir. Çünkü incir Aydın insanının ve Aydın’ın simgesi durumundadır. Ve Aydın incir üreticisinin incirin piyasaları konusunda, incirin hangi yılda hangi fiyatının hangi nedenden dolayı ortaya çıktığını bilmesi gerektiğini düşündük.
İncir, hem tarih boyunca hem de Cumhuriyet döneminde diğer meyvelere göre hem daha çok tercih edilen hem da daha fazla para eden bir ürün olagelmiştir. Bunun da iki nedeni bulunmaktadır: Öncelikle incir, hem taze hem de kuru olarak yenmesi insanda mutluluk hissi yaratan bir meyvedir ki içerdiği mineral, tat ve diğer özelikler her zaman aranan bir meyve olmasını sağlamıştır. İkincisi ise kutsal kitaplarda hep övülmüştür.
Herodot, tarihinde Pers tehlikesinden bahsederken Persler için ”Şarap içmesini bilmezler, içkileri sudur. Ağızlarını tatlandırmak için incirleri ya da başka bir şeyleri yoktur” diyerek Persleri kınamaktadır.
Sayın Şükrü Tül’ün “Bitek Topraklar Üzerinde Aydın” adlı değerli eserinde incirin ilk ekonomik verileri şu şekilde zamanımıza ulaşmaktadır: “301 yılında çıkarılan Diocletianus yasasında iki tür incir vardır: Ficus Karcas ile Caricae Pressae. İkinci türün kutulanmış olduğu akla gelmektedir. İmparator Diocletianus’un yasası her iki incirin bir ölçeğinin en çok 4 Denariusa satılabileceğini ön görmektedir.”
Dünyanın ilk deniz ticaret yolları doğu ve orta Akdeniz’de yer almakta idi. Akdeniz’in denizci kavimleri olan Kartaca, Roma, Fenike, İyon, Mısır, Sicilya, Yunan kıta ve ada devletleri arasında daha Antikçağda çeşitli ürünlerin ticareti yapılmakta idi. Bunların en önemlileri şarap, zeytinyağı, yün, bal, değişik meyveler ve aralarında kuru incir. Eldeki tarihi kayıtlardan incir ticaretinin M.Ö 5.ve 6.yüzyıllara kadar uzandığını görmekteyiz. Çok az ağacı bulunan Kıta Yunanistan’ında incir diğer meyvelere göre daha önemli idi. Bunun için de Yunan ticareti ve ekonomisi içinde incir önemli yer tutmaktaydı.
Roma döneminde ise Büyük Menderes vadisinin bir meyve üretim merkezi olduğu gerçeği mevcuttur. Bu dönemde limon, portakal, zeytin, üzümün yanı sıra vadi boyunca çok fazla miktarda incir yetiştirilmekte idi. Balat, Efes, Kuşadası ve Foça limanlarından vadinin tarım ürünleri Akdeniz ve Avrupa limanlarına taşınmakta idi. Denizli(Laoidikya)den başlayan Büyük Menderes kara ticaret yolunun incir bahçelerinden hemen yanından geçerken bu yolla incirin özellikle Efes olmak üzere bu limanlara taşınmaması düşünülemez.
Bizans döneminde ise Doğu Akdeniz ve Ege ticaretinde Venediklilerin etkili olduğunu görmekteyiz. İstanbul’un ihtiyacı olan her çeşit ürün Venedikliler tarafından başkente taşınmakta idi.
XI. ve XII. Yüzyılda Yörük-Türkmen boylarının büyük topluluklar halinde önce Denizli civarına daha sonra Büyük Menderes vadisine yerleşmelerinin başlıca nedenleri arasında yaylak-kışlak coğrafi yapılarının bol miktarda bulunması ise de bu her iki kesimin de konargöçerlerin bitkisel besin ihtiyacını karşılamada yeterli ve uygun hem toprak hem de iklim yapısına sahip bulunuşu bulunması idi. İnsan vücudunun enerji ihtiyacını karşılayacak olan şeker ve yağ gereksinimi için, zeytin-zeytinyağı ve incir vadi boyunca ihtiyaçtan çok daha fazla yetişmekteydi. Sebze, meyve çeşitlerinin yanı sıra üzüm, zeytin, incir alanlarının çok geniş olması, bu ürünlerin ekonomik değerleri, konar-göçerlerin yerleşiğe geçmelerindeki en önemli nedenlerden birisi olmuştur. Topraktan gelir elde etmeye başlayan bu yeni çiftçi kesiminin incir ve diğer ürünlerin alım-satımında söz sahibi olamamaları dahi bu ürünü üretmelerine engel teşkil etmemiştir.
Yarın devam edeceğiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.