Takip Et

İLKAĞ AKDENİZ'İNDE ZEYTİNDEN KISA NOTLAR

M.Ö 2500 yıllarına ait belgeler, arazilerin sınırlarının içlerinde bulunan zeytin ağaçlarının sayılarak çizildiğine işaret etmektedir. Bu belgelerden birinin içinde 500, diğerinde 1500 zeytin ağacının bulunduğu iki arsadan bahsedilmektedir. Başka bir belgede ise farklı zeytinyağı çeşitleri ve yüksek kalitede yağın başka ülkelere ihracatı konuları aktarılmaktadır. M.Ö. II. bin yılın ortalarında zeytinyağı miktarının arttığı konusunda veriler vardır. Ve bununla ilgili Alalakh, Ugarit ve Mari arşivlerinde bulunmuştur. Bu belgelerin çoğunda zeytinden bir ilaç olarak bahsedilmektedir. Fakat Mari belgelerinde Halep şehrinden yapılan zeytinyağı ithalatı anlatılmaktadır. Mari belgeleri zeytinyağı fiyatlarının, şarap fiyatlarının, şarap fiyatından beş kat susam ve keten tohumu yağının fiyatından ise iki buçuk kat daha pahalı olduğunu göstermektedir (237).

Günümüzden yaklaşık 3300 yıl önce Akdeniz sahillerinde Ulu burun’da batan bir Geç Tunç Çağı ticaret gemisinin, olasılıkla Ugarit’ten Myken Sarayı’na yük taşıdığı tahmin edilmektedir. Arkeolojik belgeler Uluburun ticaret gemisinin Doğu Akdeniz dolaylarından (Levant bölgesi) batıda Ege’ye doğru ilerlediği yolunda ipuçları içermektedir. Gemide nar, incir, üzüm, incir, badem, çam fıstığı, buğday, arpa ve zeytin bulunmuştur.

Geminin battığı tarihte yani M.Ö. 14. yy’ın 2. yarısında ticaret hem karadan hem de denizden yapılıyordu. Yapılan araştırmalarda gemide bulunan birkaç amforanın içinde zeytin kalıntılarına rastlanmıştır. Üç büyük Kıbrıs keramik küplerin boncuk, çam reçinesi, nar çekirdeği ve çok miktarda zeytinyağı ile dolu olduğu düşünülmektedir. Uluburun Batığı’nda iki ayrı tipte yağ kandili bulunmuştur. Bunlardan birisi Kıbrıs üretimi yağ kandilleri diğeri Suriye-Filistin üretimidir. Uluburun Batığındaki Kenan amforalarının içindeki 2500 zeytin olasılıkla lüks mallar sınıfına girmekteydi. Gemi taşıdığı hazır ürünlerin yanı sıra yaklaşık 150 Kıbrıs kabı, yağ kandili ve küp bulunuyordu. Varış limanında ithal ürünleri olan yağın bu küpler vasıtası ile taşındığı tahmin edilmektedir. İria Burnu Gemisi’nde keramik malzemeden amforalar bulunmaktaydı. Kıbrıs tipli bu amforalarda yine kokulu yağ ve parfüm taşıdığı düşünülmektedir (238).

Buluntular, aynı zamanda Kınık ve çevresinin ilk çağlarda da bir zeytin yetiştirme alanı olduğuna işaret etmektedir.

Temettüat Defterlerinde zeytin diğer ekili ürünler gibi dönüm başı verim ve hâsılat hesabıyla değil, ağaç (eşcar) başına hesaplanmıştır.

Osmanlı’da ekonomik değeri olan ağaçlar değerlendirilirken dönüm değil, ağaç başına verimleri esas alınmakta idi. Kınık’da da 67 adet ekonomik değeri olan ağaç vergiye tabi kılınmıştır.

Zeytin ağacı başına belirlenen hâsılat tutarı 10 ile 37,5 Guruş arasında değişmektedir. Bunun da nedeni ağacın yaşı ve verimiyle ilgilidir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.