Takip Et

TARIMSAL ÜRETİM KAYNAKLARI VE ÇEVRE İLİŞKİSİ

İnsanlık için geleceğin senaryosunu yazarak önümüzdeki yıl ve on yıllara ışık tutmaya çalışan bilim çevrelerinin “en kötü senaryo” olarak adlandırdıkları tehlikelerin başında açlık ve susuzluk gelmektedir.

Lütfen dikkat edin ilk sırada ne enerji açığı ne de maden ve petrolün tükenmesi gelmemektedir. Enerji kaynakları başta güneş ve rüzgâr enerjisi olmak üzere alternatifleri mevcuttur. Ancak gıda ve suyun alternatifi bulunmamaktadır.

Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu 1987 yılında tarım kaynakları, tarımın sürdürülebilmesi açısından şu görüşlere yer vermektedir:

“İnsanlık, gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir.”

“ Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme ve refah seviyesini yükseltme çabalarını, çevreyi ve yeryüzündeki tüm insanların yaşam kalitesini koruyarak gerçekleştirme yöntemidir.”

“ 21. yüzyılda, tarımdaki en büyük başarı, olumsuz çevre koşullarını azaltarak, istenilen üretim artışını gerçekleştirmek olacaktır. Bu yalnızca, tarımda sürdürülebilir yöntemlerin ve kalıcı çözümlerin uygulanması ile mümkün olabilir.”

Tarımsal üretim kaynakları tüm dünyada bir bütün olarak algılanmakta,bunların hiçbiri diğerinde tercih edilmeden korunması yönünde tedbirler alınmakta ve planlamalar yapılmaktadır.Ne yazık ki ülkemizde bırakın bazı sektörleri bazı bakanlıklar dahi,bakanlıklar üzerinde etkili olan ve olunca güçleri ile baskı kuran lobi ve sektörlerin etkisi altında kalarak tarıma düşman ve rakip sektörler yaratmakta,bakanlıkları adına yeni yasalarla tarımı zor duruma düşürme gayreti göstermektedirler.

Önce devletin doğaya,tarıma ve tarımsal üretim kaynaklarına karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Bu kurum ve kesimlerce doğaya karşı sorumlu davranılması çevresel sürdürülebilirliğin gereksinimlerini oluştururken dolaylı ve doğrudan arımın korunması da sağlanacaktır.

Bu bakımdan tarımsal faaliyetler kapsamında görev alan her bireyin çevreye karşı duyarlılığı en üst düzeyde olması gerekirken, yapılan tarımsal faaliyetlerin çevreyle dost nitelikler taşıması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.

Tarımın daimi olma özelliği, üreticiler açısından olduğu gibi o çevreyi yuva olarak gören her canlı açısından temiz,yaşanabilir bir çevrenin sürdürülebilirliğine katkı çabaları ve özeni büyük önem taşımaktadır.

Sürdürülebilir Tarım, öncelikle kendi ülke insanımızın, ülkemize sığınmış göçmenlerin, misafirimiz olan turistlerin ,hızla artan dünya nüfusu içinde,önce açlık çeken ülke insanlarının ihtiyacı olan yeterli ve kaliteli gıda maddesinin uygun nitelik ve maliyetlerde üretimi, çevrenin ve doğal tarım kaynaklarının korunmasını geliştirecek sistem ve uygulamalarda önce devlet daha sonra yerel yönetimler ve Türk çiftçisi görevlidir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.