1960 yılından sonra ekonomide uygulanan beş yıllık kalkınma planları 1970’li yıllarda da uygulanmaya devam edilmiştir.
1979-1983 yılları arasında uygulanan IV plan dönemi, ekonomide büyük çöküntülerin yaşandığı ve tarihte önemli bir iz bırakan kararları ile geçen bir dönem olmuştur. Sosyal ve siyasal istikrarsızlık, yaşanan petrol krizi ile yaşanan döviz darboğazı ve Kıbrıs savaşı ekonomide durgunluğun nedenleridir. Yaşanan döviz darboğazı sanayinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin yüksek fiyatla ülkeye gelmesine neden olmuş ve maliyet artışı fiyat artışlarına neden olmuştur. Bu fiyat artışları yurt içinde üretilen hammaddeleri de etkilemiş ve iç fiyatlar aşırı derecede yükselmiştir. Fiyat artışları dış ödemeleri de zorlaştırdığı için ödemeler dengesi bozulmuştur. Bu gelişmeler doğrultusunda hükümet önlemler almaya başlamış ve 1978 yılında "istikrar programı" açıklamıştır. KİT açıklarını kapatmak için KİT ürünlerine zam yapılmış, ithalat zorlaştırılmış ve devalüasyon yapılmıştır.1979 yılında yeni bir program ile KİT zamları devam etmiş, faiz oranları yükseltilmiş, turist ve işçi dövizleri için primli kur uygulanmış ve Türk Lirası yeniden devalüe edilmiştir (1).
1970’li yıllar esas olarak Türkiye tarımının yaygın tarım koşullarından yoğun tarım koşullarına geçtiği yıllar olarak tanımlanabilir. Türkiye ekonomisi 1963’den itibaren yeniden planlı kalkınma dönemine girerken, 1960’lı yılların ortalarından itibaren tarımda da modern girdi kullanımına bağlı olarak verimlilik artışları yaşanmaya başlanmıştır. Bu dönemde ithal ikameci birikim modeli çerçevesinde “popülist” politikalar uygulanırken, tarıma yönelik olarak da oldukça sistemli destekleme politikaları gündeme gelmiştir (2).
Anayolların yanında köy yollarının yapımı, köylerin elektriklendirilmesi, içme ve sulama amaçlı yatırımların (barajlar, göletler, sulama kanalları) planlı olarak sürdürülmesi sağlanırken, köylere okul yapılması, üreticilerin eğitilmesi, tarımsal kooperatiflerin desteklenmesi, tarım mühendis ve teknisyenlerin yetiştirilmesi gibi beşeri yatırımlar da desteklenmiştir. Bu gelişmeler sonucunda tarımda ticarileşme oranı giderek artarken, yarı-feodal ilişkiler bu dönemde önemli ölçüde tasfiye olmaya başlamıştır. Bu dönemde tarıma yönelik fiyat destekleri artarak sürmüştür(3).
Devletin uyguladığı fiyat sübvansiyonuna dayalı uygulamalar sonucunda kimyasal gübre, tarımsal ilaç, tohumluk gibi verimlilik üzerinde doğrudan etkide bulunan araçların kullanımında önemli artışlar gerçekleşmiştir. Bu dönemde tarımdaki küçük ölçekli işletmelerin varlığını sürdürmesini sağlayan, diğer bir uygulama da devletin tarım sektörüne verdiği desteğin bir boyutu da tarımsal destekleme kapsamına alınan ürünler ve tarımsal birlikler başta olmak üzere alıcı kuruluşların ürün alımlarındaki fiyat ayarlamaları ile ilgili olmuştur. Buna göre devlet taban fiyat uygulamasını ucuz kredi mekanizmasının işletilmesiyle desteklemiş ve üreticinin elindeki ürün fazlasını satın almayı garanti ettiği gibi fiyat ayarlamalarıyla küçük ve orta ölçekteki tarımsal işletmelerce gerçekleştirilen üretim düzeylerini artırma çabası içerisinde olmuştur (4).
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(1): Cumhuriyetin İlk Yıllarında Tarım,(Anonim).
(2):Ali Eşiyok: KALKINMA SÜRECİNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ, YAPISI VE GELİŞME DİNAMİKLERİ (1923-2004) s,23.
(3):Eşiyok,a.g.m. s 23.
(4): Eşiyok,a.g.m. s 24.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.