Başlıkta bahsettiğimiz yasa Türk tarımında küçük –parçalı- verimsiz arazi sorununu ortadan kaldırmak için çıkarılmış en önemli düzenlemelerden birisidir.
Anayasamızın 166. maddesi ise; tüm kaynakların verimli kullanılmasının esas alınacağını ve yatırımlarda toplum yararları ve gereklerinin gözetileceğini belirtmektedir. Bu kapsamda toprak ve su kaynaklarının ülke genelinde bütüncül bir yaklaşımla ve ulusal düzeyde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde arazi kullanımında temel Kanun ise 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’dur.
2005 yılında çıkarılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde, arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi ile korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin hususlar yasal zemine kavuşturulmuştur.
Bu yasaya göre, “Mutlak tarım arazileri, özel ürün üretilen araziler, dikili araziler, sulanan arazilerin” bazı istisnalar dışında tarım dışı amaçla kullanılmayacağı belirtilmektedir.
5403 sayılı kanun ile bölünemez arazi büyüklükleri artırılmasına rağmen uygulamada maalesef bölünmenin önüne geçilememektedir.
Bu nedenle yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuş ve son olarak 15 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6537 saylı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda, 6537 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, asgari tarımsal arazi büyüklüğü belirlenmiş ve belirlenen asgari büyüklüğe erişmiş tarımsal araziler, bölünemez eşya niteliği kazanmıştır.
Kanunda gerçekleştirilen değişikliklerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğü kavramları tanımlanmış, belirlenen büyüklükteki tarımsal araziler üzerinde gerçekleştirilecek mülkiyeti aktarıcı nitelikli işlemlerin yanı sıra, intikal ve miras taksimi işlemlerinde önemli değişiklikler öngörülmüştür.
Bilindiği üzere ülkemiz tarım arazileri, üzerinde karlı işletmeler kurulmasına olanak vermeyecek ölçüde miras yolu ile küçük parçalara ayrılmıştır. Bunun sonucunda, tarım alanları ekonomik kullanım sınırının altına düşmüştür.
Tarım arazilerinin miras yolu ile bölünmesinin önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısı 30 Nisan 2014 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş ve 15 Mayıs 2014 tarih ve 29001 sayılı Resmi Gazete’de 6537 Sayılı Kanun yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu değişiklik ile amaç, toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir. Tarım arazilerine bölünemez eşya statüsü kazandıran ve Birliğimiz çabalarıyla da yapılan bu düzenleme tarım arazilerimiz açısından önemli bir reform olmuştur. Ancak geç kalmış bir uygulamadır. Yaklaşık yedi bin yıldır tarım yapılan Anadolu topraklarının hala sorunlar yumağında olması maalesef çok üzücüdür. Sanayinin de itici gücü olması hasebiyle tarım arazilerinin artık parçalanmaması ve arazi toplulaştırma çalışmalarıyla yapısal bütünlüğe kavuşması gerekir.
Halen 6,1 milyon hektar arazide toplulaştırma çalışmaları tamamlanmıştır. Ülkemizde toplulaştırma yapılabilecek alanın 14,3 milyon hektarı bulduğu ifade edilmektedir. Toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması ve bir an önce toplulaştırma alanının 14,3 milyon hektara çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca arazi toplulaştırma çalışmalarında sosyo-ekonomik ve kültürel yapı ve değerlendirmeler de dikkate alınmalıdır.
Kaynak: TZOB 2019 İktisadi ve Zirai Rapor.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.