Takip Et

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN YAŞANAN SONUÇLARI

Son günlerde gazete sayfalarında ve Tv haberlerinde içme suyu baraj ve göletlerinde kalan su miktarının ne kadar azaldığına yönelik haberleri daha sık takip etmekteyiz.

18.Yüzyıl sonları dünyada kirlenmenin başlangıcıdır diyebiliriz. Önce makineler üretildi; fabrikalara yerleştirildi, ardından makinelerin yakıtları temin edilmeye başlandı. Her on yılda bir teknolojiye yeni katılımlar olurken üretilen enerji kaynakları da hızla artmaya ve çeşitlenmeye başladı. Bunların arasına rüzgâr ve güneş enerjisi gibi masum enerji çeşitlerinin yanı sıra karbon kaynakları dediğimiz petrol, kömür ve doğal gaz gibi yoğun kirleticiler içerisinde pek çok zararlı kimyasalı barındıran en kirli enerji çeşitlerinden birisi olan jeotermal de katıldı.

Yılların CH 4,CO 2 ve N 2 O birikimi atmosferde ve özellikle alt katmanlarda ısınmalara neden oldu. Beklenmeyen ısı değişiklikleri, şiddetli yağmurlar, fırtınalar, kuraklık. Çölleşme ve erozyon olayları daha sık ve yıkıcı olarak görülmeye başlandı.

Bu sonuçlar tarıma da olumsuz olarak yansıdı. Ürün desenleri değişirken iklimsel ısınma, yer altı ve yer üstü sulama sularının azalması, topraktaki mikro canlıların azalması ve yok olması, zararlı ve hastalıkların artması iklim değişikliğinin sonuçları olarak karşımıza çıktı.

Genel anlamda iklim değişikliğinin doğaya zararlarını, etki ve sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz.

• Akarsu ve göllerin su kapasitelerinin azalması, yer alt sularına ulaşımın daha derinlerde ortaya çıkması;

• Kasırga, fırtına,bora,tayfun gibi meteorolojik olguların daha şiddetli ve sık ortaya çıkması;

• İklimde meydana gelen kuraklaşmanın salgın hastalıklara yol açması;

• Orman yangınlarının artması;

• Asit yağmurlarının gözle görünür düzeylere yükselmesi;

• Gece-gündüz sıcaklık farkının azalarak tarımsal kalite ve verimi doğrudan etkilemesi;

• Çölleşmenin yaygınlaşması;

• Su havzalarında bulunan su miktarının azalması ve sonucu olarak çevre kirliliğinin artması;

• Atmosferin ısınması ile okyanus ve denizlerin ısınması ile yaşama ortamlarının bozulması canlı türlerinin azalması ve yok olması;

İleri safhalarda özellikle kutup bölgelerinde ve kutuplara yakın tundra iklimlerinde buzların erimesi ve sera gazlarının atmosfere salınması ile daha büyük felaketlerle yüz yüze gelmemiz kaçınılmazdır.

Özellikle ABD başta olma üzere birçok devletin ve bir çok hükümetin doğadan, tarımdan yana olmaması, sanayi, enerji, maden üretimine öncelik vermesi, tarımı ve gıda üretimini art plana atmaları tarım ve gıda üretimini küresel kirlenmenin etkisiyle insanlığın açlık ile karşı karşıya kalması da kaçınılmaz olacaktır.

Bize de düşen ilk şart,sık sık tekrarladığımız gibi gıda üretimini planlarken “kamu yararı” nın tarımdan yana olduğunu kabul etmemizdir.

Bizlerin kabul etmesi yetmez devletimizin ve kanun yapıcıları kabul etmesi gerekmektedir ki korunan çevre ve gıda tarımsal üretime yansısın. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.