Osmanlı’da koyun başına alınan vergiye aded-i ağnam denir. Fakat bu verginin keçilerden de alındığı görülmüştür (100).
Tanzimat öncesi vergilendirmede Resm-i mera veya resmi-i ganem olarak geçen ağnam vergisi koyun ve keçiden alınan vergidir. Ağnam resmi, yerliden, konargöçerden, eşkinciden alınır ve her birinden farklı miktarda alınırdı. Koyun ve keçiye sahip olan reâyâ ağnam vergisi yanında ağıl resmi de verirdi. Bu resmi, toprak sahibi alırdı. Bu vergi, 300 koyun basına 5 akçedir
Tanzimat’la birlikte bu verginin aynî olarak toplanması usulüne son verilmiştir. Mübaşir denilen memurlar tarafından hayvan başına 5 kuruş olarak, yarım kuruşta mübaşiriyye ekleyerek alınması kararlaştırılmıştır (101).
Osmanlı dönemlerinde koyun sahipleri ve celeplerden istenen vergiler, genellikle toprak bastı, ondalık hakkı, geçit resmi, selâmet akçesi, bâc, bâc-ı kırtil, sercin ve dercin, otlakiyye, yaylakiyye, kışlakiyye, hakk-ı turâbiye, ayakbastı, kudûmiyye, iskele resmi ve zebhiyye gibi sözcüklerle adlandırılmıştır.
Osmanlı mali sistemi içinde Tanzimat'tan önce keçi ve koyunlardan yaygın bir biçimde alınan vergilerden olan rüsum-ı otlakiye (otlak vergisi) "devlete ait arazi ve meralarda [hayvan otlatma karşılığı] alınan bir vergidir". Tanzimat'tan sonra da "otlak resminin tamamen kalkmadığı anlaşılıyor"(102).
Osmanlı maliyesinde otlakiyye resmi, sürülerini başka bir tımar sahibinin toprağında otlatan veya miri topraklarda yaylatan sürü sahipleri, göçebe kabileler, gezici Yörüklerden yılda bir defaya mahsus olmak üzere; bazı yerlerde aynî, bazen nakdî olarak alınan vergidir (103).
Bu verginin tahsilatı zemheride olur; tahsilatı yaylak, kışlak, resm-i mera, yatak resmi ya da resm-i çerâgâh adıyla yapılırdı. Otlakiyye resmi tımar sahibi veya mültezim tarafından tahsil edilebilirdi. Resme esas teşkil eden ağnam sayısı, sürü tâbir edilir; umumiyetle 300 koyun bir sürü muamelesi görürdü (104).
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.