İçinden geçtiğimiz dönem tüm tarım sektörü için “zor” bir dönem ise de tarım sektörüne dahil süt üreticileri için daha da “zor” bir dönemdir.
Bunun pek çok nedeni bulunmakta ancak en önemli neden ise pazarlama ve fiyat oluşumu ile ilgilidir.
Diğer önemli bir risk ise sütün biyolojik yapısı ile ilgilidir.” Başta süt olmak üzere hayvansal ürünler çabuk bozulabilen dolayısıyla üretimden sonra hızlı ve seri olarak pazarlanması diğer bir ifadeyle ham maddeden ürüne dönüştürüleceği tesislere ulaştırılması gereken bir üründür. Türkiye’de süt üretiminde oldukça farklı ve genelde aracılara dayalı bir pazarlama ağı mevcuttur. Bu pazarlama zinciri bir yandan nihai ürün fiyatlarında artışa neden olurken diğer taraftan sanayicinin süt tedarikinde verimliliğin azalmasına neden olmaktadır. Özellikle üretimin sürdürülebilir olması, etkili ve iyi işleyen üretim kesimi ile entegre bir süt sanayi zorunludur.”
Ülkemizde 2286 süt işleme tesisi 6176 adet de süt toplama merkezi bulunmaktadır.
Rakamlardan görüldüğü gibi “görüleceği üzere hayvansal ürünlerin işlenip standardize edileceği işletmeler açısından Türkiye’de belirli bir kapasite ve altyapı oluşmuş gözükmektedir. Ancak bu kapasitenin etkili kullanılması ve üretim kesimi ile entegre edilmesinin önemli olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan bir çalışmada işlenmiş içme sütü üretiminde kapasite kullanım oranının yaklaşık %18’ler düzeyinde, yoğurt üretiminde yaklaşık %40, beyaz peynirde yaklaşık %18’ler düzeyinde bir kapasite kullanım oranı olduğu bildirilmektedir. Dolayısıyla bu kapasite kullanım oranlarının artırılabilmesi bir yandan üretim kesimi diğer yanda tüketiciler için faydalı olacaktır. Kapasite kullanım oranlarının mutlaka artırılması ve üretim kesimi ile entegre edilmesinin önemli olduğu anlaşılmaktadır.”
Bu tesislerin yanında “Türkiye’de süt sanayi açısından bir diğer önemli nokta ise sayıları ve kapasiteleri hakkında tam bilgi sahibi olunmayan ve mevsimlik faaliyet gösteren mandıralar yer almaktadır.Ulusal ve küresel küresel rekabet ortamında faaliyet gösteren sanayi işletmeleri için üretimde kalite, sağlık ve çevre standartlarıyla ilgili sıkı tedbirlerin doğrudan insan sağlığı ile ilgili olduğu için sıkı denetlenmeleri gerekmektedir.
Sanayi işletmeleri Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması’na ek anlaşmaları ile güvenli, kaliteli ve çevreye zarar vermeyen gıda ürünleri üretmek zorundadırlar. Sanayi işletmeleri merdiven altı ve kontrolsüz üretim yapan bu işletmeler ile haksız rekabet ortamına itilmemeli, etkili denetim ve kontrol önlemleri mutlaka alınmalıdır.
Bu şartlara uymayan tesis ve sanayi kuruluşları Türk süt sektörü için önemli birer sorundurlar.
Günümüzün en büyük sorunu üreticinin süt maliyeti ile ilgilidir.
Son olarak çiğ süt fiyatı 4,70 TL olarak tavsiye edilmişken piyasalarda süt genellikle 4,30 TL den üreticiden satın alınmaktadır.
4,70 tavsiye fiyatını belirleyen Ulusal Süt Konseyi’dir.USK tavsiye fiyatını sanayici lehine belirledikten sonra kenara çekilmekte,fiyat çiğ sütteki fiyat düşüşünün keyfini yaşamaktadır.
USK’yı yem fiyatları,elektrik,akaryakıt,gübre,tohum,zirai ilaç ,veteriner hizmetleri,veteriner ilaçları ,tarla kirası,amortisman,makine ekipman fiyatları,mevcut enflasyon,döviz kuru,kaba ye fiyatları vb girdi ve ekonomi göstermeler ilgilendirmemektedir.Çünkü USK’ nın inşa ettiği pazarlama yapısı sürekli kendi lehine işlemektedir.
Sonuç :USK artık gereksiz bir kuruluştur.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.