Ülkelerin gıda güvenliği ile ilgili endişeleri, kendi gıda güvencelerini sağlayabilirlikleri ile birlikte değişim göstermektedir. Gelişmiş ülkeler, gıda güvenliği ve güvencelerini sağlamalarına rağmen, sıkı politikalar izlemekte ancak yeterli gıdaya ulaşamayan ülkelerde bu durum tam tersi olabilmektedir (Eştürk, 2013).
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için gıda güvenliği sorunları da önemli ölçüde farklıdır. Gelişmekte olan ülkeler, temel altyapı sıkıntıları yaşamakta ve depolama, yol ve liman yatırımlarına ayrılmak zorunda olan bütçe, güvenli gıdaların satın alınabilirliğini engellemektedir. Bu ülkelerde, politik risk ve yolsuzluk gibi yapısal zorluklar da gıda güvenliği ve güvencesinin sağlanmasına engel olmaktadır. Diğer yandan, gelişmiş ülkeler, gıda güvencesi alanında daha iyi bir performans sergilese de, ekonomik büyüme oranının gelişmekte olan pazarlardan (emerging markets) düşük olması, satın alma gücünü sarsmıştır. Aynı zamanda, gelişmiş dünyanın bir alt bölümü, özellikle Avrupa, son zamanlarda artan siyasi istikrarsızlık riski ile karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca, gelişmiş ekonomiler daha çeşitli beslenme biçimine ve kaliteli mikrobesinlere sahip olmasına rağmen, daha yüksek obezite seviyeleri vardır, nitekim FAO’ya göre obezite de bir gıda güvencesi sorunudur (EIU, 2015).
Gelişmekte olan ülkelerde, gıda güvencesi ve güvenilirliğini engelleyecek durumlar genellikle üretici kaynaklıyken, gelişmiş ülkelerde tüketici kaynaklıdır (FAO,2011a). Gıdaların tüketiciye güvenli bir şekilde ulaşmasının sağlanması için gerekli altyapı sistemlerinin bulunmaması, gelişmekte olan ülkelerde büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu ülkelerde nüfus hızla çoğalırken prodüktivite artışı (bilgi düzeyi ve teknolojik gelişmişlikle bağlantılı olarak) daha yavaş olduğu için, güvenli gıdalara erişim zorlaşmaktadır.
Gelişmişlik düzeyi farklı da olsa ülkeler gıda güvencesi ve gıda güvenliği açısından sorunlarla karşılaşmakta gıda güvencesizliği ve güvensizliğini yaşamaktadırlar. Gelişmiş ülkelerin ekonomik ve sosyolojik sorunlarla baş etme konusundaki başarıları, gıda güvencesizliği konusunda aynı etkiyi gösteremeyebilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise, mevcut problemlerin yanında gıda güvencesi ve güvenliği bazen önemsenmemekte, bazense yeterli bilgi, altyapı ve ekonomik güç bulunamadığından çözülememektedir.”
Küresel Gıda Güvencesi İndeksi (GFSI) 2015 yılı sonucuna göre, Türkiye, gıda güvencesi alanında 39. sırada yer almaktadır. İndekse göre gıda güvencesinin bir göstergesi olan gıda güvenliğinde ise Türkiye, 100 puan üzerinden 99,3 puan alarak 57,9 olan dünya ortalamasına göre iyi bir performans sergilemiştir. İndekste Türkiye’nin skorunu olumsuz etkileyen değişkenler; gıda israfı, politik istikrarsızlıklar, yolsuzluk ve tarımsal ithalatta gümrük tarifeleri olarak ifade edilmiştir (EIU, 2015).
Türkiye’de ise konuyla ilgili yapılan çalışmalarda (Eraktan ve Yelen, 2012, Kıymaz ve Şahinöz, 2010) dikkat çekilen sorunlardan bazıları, tarım ve gıda arzında yaşanan dalgalanmalar ve dışa bağımlılığın artması, gelirin adaletsiz dağılımı insanların güvenli gıdalara ulaşabilirliği ve gıda güvencesi açısından bir risk faktörü oluşturduğu yönündedir. Türkiye’de hane halkı bütçesinin %25’inin gıda maddeleri için harcandığı düşünüldüğünde, gelir dağılımının önemli bir etken olduğu sonucuna varılabilmektedir. (Eştürk (2013)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.