TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hafta sonunda yapılan TZOB Genel Kurulu’nda Türk Tarımının sorunlarını,nedenlerini ve çözüm önerilerini ortaya koydu.Sayın Bayraktar’ın konuşmasını özetleyerek aktarıyorum:
Ulusal Süt Konseyi, 1 Mayıs-31 Aralık 2019 tarihleri arasında brüt 1 lira 70 kuruş olan tavsiye fiyatı 2 liraya çıkardı. Fakat yem fiyatı 1 lira 65 kuruşa kadar çıktı. Buna göre çiğ sütün litre fiyatı 1,5 pariteyle en az 2 lira 48 kuruş olmalıdır. Tavsiye fiyatı olan 2 lira ülkemizin çoğu bölgesinde de uygulanmamaktadır. Biz her ay fiyatları alıyoruz. En son çiğ süt Türkiye ortalaması 1 lira 51 kuruştu. Bu rakam yeni tavsiye fiyatıyla en fazla 1 lira 70 kuruş ile 1 lira 80 kuruş arasında olur. Üstelik, daha çiğ süt üretici tavsiye fiyatı hayata geçmeden yem üreticileri yeme yüzde 5,8 zam yaptılar.
Yeri gelmişken, Et ve Süt Kurumu’na da burada değinmek istiyorum. Biz, hayvancılığımızın gelişmesine ve sorunlarının çözümlenmesine önemli katkı sağlayacağına inandığımız ve her platformda dile getirdiğimiz bir müdahale kurumu oluşturulmasıyla ilgili talebimizi aynı miras kanununda olduğu gibi, dönemin Başbakanına iki kez taşıdık. Hatta 3 bakanın kararnameye imza koymadığını da söyledik. Kendileri verdikleri talimatla sorunu çözdü ve Et ve Balık Kurumu’nun ana statüsü değiştirildi, Et ve Süt Kurumu adı altında bir müdahale kurumu oluşturuldu.
2016 yılında çiğ süt litre fiyatları 70-80 kuruşlara kadar inmişti. Sorunu çözmek için dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, süt tozuna destek kararını çıkardı. Et ve Süt Kurumu piyasaya müdahale etti. Piyasadan süt çekti ve süt tozuna çevirdi. Fiyatların daha da aşağı inmesinin önüne geçti. Fiyatlar yükseldi damızlık hayvan kesimi durdu. Şayet Et ve Süt Kurumu kurulmamış olsaydı piyasaya müdahale edilemeyecekti, fiyatlar çok daha düşük düzeylere inecekti, ahırlar boşalacaktı. Et ve Süt Kurumu’nu açtırmakla tarihi bir iş yaptık.
Ben tarımda devletçiyim arkadaş. Liberal ekonomilerde bile, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde çiftçiyi koruyan mekanizmalar var. Nedir bu mekanizmalar çiftçi örgütleri hepsi güçlü, piyasaya giriyorlar, mal alıyorlar, stokluyorlar, pazarlıyorlar, ambalajlayıp dünya piyasalarına satıyorlar. Peki bizim paydaşımız olan tüccar ve sanayicilerimiz… Biz onların gelişmesini istiyoruz. Fabrikalar kurulsun diyoruz, sütümüzü verelim, etimizi verelim, meyvemizi verelim hiç itirazımız yok. Ama diyoruz ki paydaş olun paydaş. Bizi sömürmeyin kardeşim. Biraz gönlünüz zengin olsun cebiniz değil. Siz para kazanırken fabrika üstüne fabrika açarken ben hayvanları kesime götürüyorum.
Peygamber efendimiz buyurmuş ‘asıl zenginlik mal mülk zenginliği değil. Gönül zenginliğidir’ Allah bunlara böyle bir zenginlik versin. Biz, sürdürülebilir bir hayvancılık politikası istiyoruz. Biz, süt fiyatlarında istikrar istiyoruz. Biz, 25 kuruşluk süt teşvik priminin devam etmesini istiyoruz. Biz, et fiyatlarında istikrar istiyoruz. Biz, önümüzü görmek istiyoruz.
Biz, ithalat istemiyoruz. Biz, sektörde sömürü düzeni istemiyoruz.
Sanayicinin bize “yemini benden almazsan, sütü senden almam” demesini istemiyoruz.
Süt paralarının zamanında ödenmesini istiyoruz. “Herkes kazansın, damızlık hayvanlar kesime gitmesin, ahırlar boşalmasın” diyoruz.
Söyleyin çok şey mi istiyoruz?
Kanatlı sektöründe de durum farklı değil. Son yıllarda hem yumurta hem de kanatlı et üretiminde önemli artışlar oldu. İhracatta da artış var ama üreticinin para kazandığını ne yazık ki söyleyemiyoruz. Yatırım yapan yatırımının karşılığını makul bir sürede alamıyor.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.