AyFm 100.5
  • 7 Kasım 2025, Cuma

UNUTULAN AYDIN

Sümerbank'tan Aydın Tekstil Park(!) Sahnesine: Cumhuriyetin Kurucu Kentinde Vizyon Nasıl Bitti?

Aydın'dan yazıyorum. Yalnızca bir şehirden değil, Cumhuriyet'in kuruluşuna ruh vermiş, bedel ödemiş, vizyon üretmiş bir kentten...

Ancak bugün geldiğimiz noktada... Aydın'ın Tarihsel misyonu ile bugünkü vasatlığı arasında derin bir uçurum var.

Bu yazıda, o uçuruma düşen hafızamızı, temsilimizi ve geleceğimizi konuşmak istedim.

Tabi ki Tarafsız değilim.

Tarafım halkın yararı, kamunun denetimi ve Aydın'ın ortak geleceğidir. Meselem kişilerle değil zihniyet ve hizmet eleştirisi iledir.

Bir Cumhuriyet Ödevi olarak: Sümerbank..

Cumhuriyet’in ilk yüz yılında, Aydın’a verilen en büyük armağanlardan biri Sümerbank idi.

Bu, sadece bir fabrika değil; bir vizyondu.

Kuvayı Milliyeci Aydın'a Bir teşekkürdü.

"Pamuğunuzu işleyin, dünyaya ün verin." diyordu Atatürk.

Sümerbank, yerli kalkınmanın, yerel emeğin ve ekonomik bağımsızlığın somu simgesiydi.

Ve bu, Cumhuriyet'in Aydın'a duyduğu güvenin ifadesiydi.

Toprağı Paylaşan Siyaset, Bugün Neden Suskun?

Demokrat Parti döneminde ise Adnan Menderes Aydın'da toprağını halka bağışladı.

Kendi çiftliği olan Çakırbeyli'de, yaklaşık 3 bin dönüm araziyi ihtiyaç sahibi köylülere verdi.

Bu sembolik değil, stratejik bir adımdı. Siyaset, o yıllarda alan değil; veren el idi. Kalkınmanın adı topraktı, öznesi üretendi, muhatabı milletin kendisiydi.

Kuşadası, Türkiye'nin İlk Turizm Teşvik Bölgesi Oldu.

1980'lerde, Özal döneminde, Aydın bu kez turizmde öncüydü. Kuşadası, Türkiye'nin ilk turizm teşvik bölgesi ilan edildi.

Yatırımlar, planlar, umutlar yağdı.

Yani Aydın, hem sanayide hem tarımda hem turizmde erken davranmış, kalkınmayı cumhuriyetin ilk yıllarında yakalamış bir kentti.

Peki Sonra Ne Oldu?

Bugün Aydın'da:

Üç kuşak - dede, evlat, torun - birlikte yürüyerek etkinleşebileceği kültürlenebileceği bir tek mahalle meydanı yok.

671 mahalle var ama ortak bir kültür arşivi, müze, kültür sarayı yok.

Vizyon yerine slogan; kalkınma yerine konser var.

Işık var, sis var ama yol yok.

Gösteri çok, kültür yok.

Alkış bol, hizmet yok.

Aydın bir yol ayrımında.

Ama yolu aydınlatacak irade ortada yok.

Cumhuriyet Bayramı mı, Sahne Bayramı mı?

2025 yılındayız.

Bu 29 Ekim Cumhuriyet'in 102. Yılını kutladık.

Ama bu kutlama artık ne fikirle yapılıyor, ne de vizyonla.

Her 29 Ekim'de aynı senaryo:

Story, sahne, konser...

Aydın Büyükşehir Belediyesi, ve diğer ilçe belediyelerimiz her bayramda olduğu gibi Cumhuriyet kutlamasını kültür = konser sığlığıyla yürütüyor.

Milyonlar harcanıyor, sosyal medya etkileşimi toplanıyor...

Ama Cumhuriyet'i kuranların adları şehirdeki afişlerde bile geçmiyor.

Nerede Yörük Ali?

Nerede Reşit Galip?

Nerede Esat Bozkurt?

Nerede Asaf Gökbel?

Nerede Gül Esin?

Nerede Albay Şefik Akyel? Nerede Atatürk'ün mefkure arkadaşı Hacı

Süleyman Efendi?...

Oysa kültür; sahnede değil, hafızada yaşar.

Ama bu şehir hafızasını değil, etkileşimini besliyor.

Bugün Aydın'ın zihnine sadece ışık ve müzik giriyor.

Bilgi girmiyor.

Tarih anlatılmıyor.

Vizyon kurul(a)mıyor.

Yani:

Gözden ne giriyorsa, ağızdan o çıkıyor.

Pop kültür giriyor, pop siyaset çıkıyor.

Sığ içerik giriyor, derin yoksulluk büyüyor...

Topraklar artık paylaşılmıyor, parselleniyor.

Güç paylaşılmıyor, tekelleşiyor.

Zenginlik devşiriliyor, bilgi manipüle ediliyor.

Toplum bölünüyor, ama kimse gerçekten yönetilmiyor.

Çünkü bugünün siyaseti, değer değil; gösteri üretmeyi seçti.

Oysa Cumhuriyet Ne Demekti?

Cumhuriyet, "efendi tanımazlık"tı.

Eşitlikti, liyakatti, adaletti.

Yönetenin halktan üstün olmadığı bir düzendi.

Ama bugünün yerel yöneticileri "efelik" ruhundan uzak.

Varlığını o mirasa değil, story etkileşimine borçlu.

O yüzden Aydın'da dört dönemdir sahne var ama sahicilik yok.

Işık var ama yol yok.

Alkış var ama hesap yok.

Peki Seçmen Nerede?

Aydınlı Seçmen;

Bu şehir sahneye değil, sana emanet.

Seninle kalkınacak, seninle değişecek.

Ama önce doğru soruyu sormalısın: “Nereye gidiyoruz?” unutma ki Sahne kararır, ama sorunlar kalır… Afiş silinir, ama halkın hafızası unutmaz.

Ne Zaman Adam Oluruz?

Ne zaman ki:

Başkan seçmeni değil; seçmen başkanı değiştirir,

Aydın afişle değil; fikirle yönetilir...

Seçmen show yapana değil; liyakatli olana oy verir,

Konser geçici, kalkınma kalıcı olur...

İşte o zaman Aydın yeniden Cumhuriyet'in kurucu şehirlerinden biri olur.

O zaman biz yeniden emeği, üretimi, bilgiyi, adaleti konuşuruz.

Ve unutma Aydın:

Bu şehir temsil değil, "temsiliyet" istiyor.

Aydın'ın sahneye değil, silkinmeye ihtiyacı var.

Özlem Çerçioğlu neden yuhalandı?" sorusu, aslında Aydın'daki siyasi ve toplumsal gerilimin somutlaşmış halidir.

Bu basit bir protesto değil, derinlerde biriken memnuniyetsizliğin dışa vurumudur...

Halk, somut projeler ve uzun vadeli çözümler görmek istiyor. Yuhalamanın altında yatan asıl sebep, bir konserden ziyade, konserin simgelediği yıllara sâri

"içi boş" siyasettir.

Aydın'ın trafik, altyapı, tarımsal destek, işsizlik tarihi kültürel mirasa sahip çıkılmaması gibi kronikleşmiş sorunları çözüme kavuşturulamazken, bu tarz görkemli ve pahalı gösterilere ayrılan bütçeler "önceliklerin yanlış olduğu" eleştirisini getiriyor...

Sorunlar Büyürken, Gösteriler de Büyüyor:

"Sahne Siyaseti": Halk, "sahnenin arkasında" kendisi için bir şey

yapılmadığını düşünüyor.. Yuhalamalar,

"Sahneni değil, hizmetini görmek istiyoruz!" mesajıdır...

En azından ben böyle düşünüyor böyle olduğunu umuyorum..!

Son Söz

Bu şehir artık sahneyle değil, hesapla yönetilmeli.

Konserle değil, vizyonla büyümeli.

Alkışla değil, denetimle ilerlemeli...

Yazıktır Kaybedilen Yıllarına

AYDINIMIZIN ...

İyi hafta sonları değerli Denge okurları… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.