Düşünün ki, Büyük Menderes'in hayat veren sularıyla yeşeren uçsuz bucaksız ovalar, Ege'nin ışıltılı
kıyılarıyla buluşuyor. Bu doğal zenginlik, kendine has bir ahenk ve büyü yaratıyor. Herodot'un yaşadığı dönemde bu topraklar, verimli tarımı ve canlı bitki örtüsüyle adeta bir cenneti andırıyordu. Günümüzde bile Aydın'ın meşhur inciri ve kestanesi bu bereketin birer kanıtı değil mi?
Ancak güzellik sadece doğayla sınırlı değil. Aydın, binlerce yıllık tarihi boyunca pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapmış kadim bir diyar. Latmos Afrodisias Milet Priene Nysa Tralleis gibi onlarca görkemli antik kentlerin izleri hala bu topraklarda yankılanıyor. Herodot gibi bir tarihçinin, bu zengin mirastan etkilenmemesi mümkün mü? Antik dünyanın önemli buluşma noktalarından biri olan Panionion'un da bu topraklarda yer alması, Aydın'ın sadece doğal değil, kültürel bir cazibe merkezi olduğunu da gösteriyor. Evliya Çelebi'nin "dağlarından yağ, ovalarından bal akar" şeklindeki ifadesi de, yüzyıllar sonra bile Aydın'ın ne denli bereketli olduğunu gözler önüne seriyor. İşte Herodot'un o etkileyici sözü, tüm bu doğal ihtişamın, tarihi derinliğin ve toprağın cömertliğinin birleşimiyle ortaya çıkmış olmalı. Aydın, gerçekten de gökyüzünün altındaki en özel köşelerden biri olarak, tarih boyunca insanları büyülemeye devam ediyor.
Aydın için söylenen "Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü" ifadesi, ünlü tarihçi Herodot'un bu
topraklara duyduğu hayranlığın çarpıcı bir yansıması. Bu sözün ardında yatan nedenler, Aydın'ın sadece coğrafı güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihsel derinliği ve bereketiyle de açıklanabilir.
Düşünün ki, Büyük Menderes'in hayat veren sularıyla yeşeren uçsuz bucaksız ovalar, Ege'nin ışıltılı kıyılarıyla buluşuyor. Bu doğal zenginlik, kendine has bir ahenk ve büyü yaratıyor. Herodot'un yaşadığı dönemde bu topraklar, verimli tarımı ve canlı bitki örtüsüyle adeta bir cenneti andırıyordu. Günümüzde bile Aydın'ın meşhur inciri ve kestanesi bu bereketin birer kanıtı değil mi?
Ancak güzellik sadece doğayla sınırlı değil. Aydın, binlerce yıllık tarihi boyunca pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapmış kadim bir diyar. Latmos Afrodisias Milet Priene Nysa Tralleis gibi onlarca görkemli antik kentlerin izleri hala bu topraklarda yankılanıyor. Herodot gibi bir tarihçinin, bu zengin mirastan etkilenmemesi mümkün mü? Antik dünyanın önemli buluşma noktalarından biri olan Panionion'un da bu topraklarda yer alması, Aydın'ın sadece doğal değil, kültürel bir cazibe merkezi olduğunu da gösteriyor. Evliya Çelebi'nin "dağlarından yağ, ovalarından bal akar" şeklindeki ifadesi de, yüzyıllar sonra bile Aydın'ın ne denli bereketli olduğunu gözler önüne seriyor. İşte Herodot'un o etkileyici sözü, tüm bu doğal ihtişamın, tarihi derinliğin ve toprağın cömertliğinin birleşimiyle ortaya çıkmış olmalı.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.