Hayvansal üretimde hayvan varlığı kadar mevcut hayvanların verim düzeyleri üretim için önemlidir. Bir diğer etken ise hiç şüphesiz hayvansal üretimin sürdürülebilir olmasında sayısal varlığın sürü devamlılığı ve işletme büyüklüklerinin devamına olanak sağlayan teknik sınırlar içerisinde üretim sürecinde kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesidir.
1991 yılında yaklaşık 2 milyon büyükbaş hayvan sayısının 2017 yılında yaklaşık 3,5 milyon başa ulaştığı diğer bir ifadeyle %67 oranında bir artış gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Diğer bir ifadeyle kesilen hayvan sayısının 2010 yılından itibaren artış gerçekleştirmeye başladığı ve bu artışın önemli oranda ithalata dayalı olarak yapılan uygulamalar ile olduğu bilinmektedir.
Kesilen koyun sayısında ise incelenen dönem içerisinde yaklaşık %40 oranında bir azalma yaşandığı anlaşılmaktadır. Bu da kırmızı et üretiminde tekil olarak bir türe olan bağlılığın oldukça belirgin olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Kesilen keçi sayısında ise oldukça değişken bir trend olduğu belirli dönemlerde kesilen keçi sayısında artışlar yaşanırken belirli dönemlerde hızlı bir artış gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu veriler keçi yetiştiriciliğinin oldukça konjonktürel ve geçici politikalar ile yapıldığı anlaşılmaktadır.
1991 yılında yaklaşık 300 bin ton iken 2017 yılında 980 bin ton düzeylerine ulaştığı anlaşılmaktadır. Bu artışta önemli oranda 2010 yılından sonra yapılan hesaplama yönteminin etkili olduğu göz ardı edilmemelidir. İncelendiğinde artışın önemli oranda 2007 yılından itibaren başlayan ithalatın etkisi ile artmış olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu artışın hayvansal üretimdeki yapısal iyileşme veya gelişmelere bağlı ve sürdürülebilir bir artış olmadığı anlaşılmaktadır. İncelenen dönemde 1991 yılında 128.626 ton olan koyun eti üretimi incelenen 1991-2017 yılları arasında %22 oranında bir azalma gerçekleştirmiştir.
2000’li yılların başında koyun eti üretiminde çok daha hızlı bir azalma yaşandığı bu azalmanın yaklaşık olarak %50’ler düzeyine ulaştığı açıkça görülmektedir. Bu hayvansal üretimde tekil olarak büyükbaşa bağlılığın ya da onu ön plana çıkaran makro hayvancılık politikalarının bir sonucu olduğu ve ülkede kırmızı et üretiminde tüm kaynakların rasyonel kullanımı ile uyuşmadığının ortaya konulması açısından oldukça önemlidir.
Keçi eti üretiminde de koyun için var olan tablo aynen tekrar etmiştir. Keçi eti üretiminin de düzensiz ve günlük politikalar ile yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
Türkiye’de kırmızı et üretiminde küçükbaş hayvan varlığının et üretimindeki payı ve oranını artırmak için özendirici ve teşvik edici politikaların uygulanmasının ne kadar önemli olduğu açıkça anlaşılmaktadır. İncelenen dönem içerisinde toplam kırmızı et üretiminde, 1991-2006 yılları arasında, belirgin bir artış sağlanmadığı ve ithalatla birlikte artış yaşanmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Manda sütü hariç diğer tür hayvan sütlerinde sürekli bir artışın olduğu görülmektedir. Manda sütü üretiminde 2013 yılında tekrar bir artış trendine girildiği, aynı şekilde keçi sütü üretiminde de 2008 ve 2009 yıllarında bir gerileme görülmesine rağmen tekrar bir artış eğilimine girdiği görülür. Toplam süt üretiminin ise sürekli bir artış trendinde olduğu ve 2018 yılında 22 milyon tonu geçtiği saptanmıştır.
Bal üretim miktarının sürekli artış içerisinde olduğu arılı kovan sayısında da benzer şekilde artışın olduğu görülmüştür. Ancak kovan başına bal veriminin yıllara göre değişiklik arz ettiği, bazı yıllar arttığı bazı yılar düştüğü, ancak 2010 yılından itibaren azalışın hiçbir şekilde artış yönünde meyil göstermediği saptanmıştır.
Türkiye’de hayvancılık işletmelerinin küçük ölçekli ve örgütsüz bir yapıda olması rasyonel üretim ve rekabet konusundaki en önemli problemlerin başında gelmektedir. Son zamanlarda ihtisas işletmesi niteliğindeki işletmelerin sayısı artma eğiliminde olmakla beraber halen işletmelerin önemli bir oranının küçük ölçekli olmaları temel problem olarak varlığını korumaktadır.
Kaynak:2.Tarım şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.