Bir zamanlar köy meydanlarında çocuklar el ele tutuşup halka olurdu. Ne kavga vardı, ne siyaset… “Yağ sarardık, bal satardık, kimsenin kimseyi satmadığı yıllar” derdi büyükler. Hatta oyunda kaybeden bile gönül koymaz, “yarın yine oynarız” diye gülümserdi.
Şimdi bakıyorum da, o masum yılları mumla arıyoruz. Hele Aydın’da siyaset tam da “yağ sarardık bal satardık” havasında. Özlem Çerçioğlu’nun son hali de bu oyuna benziyor ama ufak bir farkla: Çocukken kimse kimseyi satmazdı, şimdi Özlem Hanım oyunun tam ortasında dönüp dururken bir bakıyorsunuz kendi partisini kenara bırakmış, halkasını da tek tek çözmüş.
Destek verenler “El ele, birlikteyiz” derken, o bazen öyle bir manevra yapıyor ki, halkadan kopanı tutmak yerine “Sen şurada bekle, ben başka oyuna bakıp geliyorum” diyor. Çocukken halka kırıldığında oyun biterdi; şimdi ise Özlem Hanım öyle oynuyor ki, halka kırıldıkça yeni oyun kuruyor.
Ama işin komiği şu: Oyunun adı hâlâ aynı – “biz beraberiz” – fakat ortada kalanların sesi kısık, kenara itilmiş olanların da gönlü kırık. Bir zamanlar kimsenin kimseyi satmadığı oyunlardan, bugün herkesin birbirini satışa çıkardığı günlere gelmişiz.
Özlem Hanım da bu pazarda hem satıcı, hem müşteri, hem de tezgahtar gibi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.