AyFm 100.5
  • 16 Ağustos 2025, Cumartesi

Gözler soruyor: Bizim güvenimizi bunun için mi çaldın?

Aydın’da seçim günü sadece sandık değil, sokak da konuşur. Sabah erkenden açılan bakkalın önünden geçerken selam verilir, okul bahçesinde çocuklar top oynar, kapı önlerinde komşular birbirine “Hayırlı olsun” der. Oy vermek bizde sadece bir görev değil; geleceğe dair kurulan sessiz bir hayaldir. Her mühür bir umut taşır. Her pusula bir duruşa verilen destektir.

2009’dan bu yana halk, tercihini hep aynı isimden yana kullandı. Ama aslında bir kişiden değil, onun temsil ettiği değerlerden, çizdiği siyasi rotadan yana oy verdi. Sandıkta verilen her oy, “Sen bizim sesimiz ol” diyen bir halk sözleşmesiydi. Şimdi ise bu sözleşme, halkın haberi olmadan bozuluyor.

15 yıl boyunca halkın oylarıyla oturduğu koltukta başka bir partinin himayesi altında girerek rozetini taktı. Peki neden? Kimi diyor ki davalardan, soruşturmalardan baskı gördü. Kimi “Menfaatine öyle uygun gördü” diyor. Belki ikisi de doğru, belki hiçbiri. Ama bildiğimiz bir şey var: Bu karar halkın hakkına giriyor. O koltuğa oturmak için bizlerden oy isterken iyiydi, şimdi parti değiştirip başka bir siyasi çatının altına geçmek için halkın görüşünü almıyor. Peki bu doğru mu? Oturduğu koltuk helal mi? Bunları sorgulamak gerekir.

Çünkü oyumuz sadece bir kişiye verilmedi. Biz bir duruşa, bir fikre, bir siyasi çizgiye oy verdik. O mühür, halkla yapılan sessiz bir sözleşmeydi: “Ben sizin değerlerinizi temsil edeceğim.” Şimdi bu sözleşme tek taraflı bozuluyor.

En acı tarafı güvenin yıkılması. Güven yıllar içinde kazanılır, ama bir günde bitebilir. Ve bir kez bitti mi, yerine yenisini koymak çok zordur. Hele ki bu güveni yok eden, bizzat halkın oylarıyla seçilmiş bir başkansa…

Bir başkan, halkın gözündeki değerini böyle bir kararla yerle bir eder. Bu karar sadece siyasi bir değişim değil, halkın iradesini hiçe saymak demektir. Sandıkta sana yetki verenlerin onayı olmadan, o yetkiyi başka bir siyasi çatının altına taşımaktır.

Sokakta, pazarda, kahvede herkes konuşuyor. Kimi öfkesini dile getiriyor, kimi “Bir daha yüzüne bakmam” diyor. Ve soruyorum: Yarın pazara indiğinde, bir dükkâna girdiğinde, bir vatandaşın kapısını çaldığında, gözlerinin içine bakabilecek misin? O bakışlarda artık eski güveni, o içten gülümsemeyi görebilecek misin?

Rozet değişir, makam değişir… Ama halkın gönlündeki yer bir kez bozulursa, hiçbir parti, hiçbir koltuk seni yeniden o eski yere koyamaz. Oyumuz sadece bir mühür değil; içindeki güven, sadakat ve geleceğe dair inançtır. Bunlar bir kez kaybedildi mi, geriye sadece “Keşke böyle olmasaydı” diyen bir şehir kalır.

Ve bir soru daha var: Bunca yıldır Aydın’a yapılması gereken yatırımları yapmadın; peki şimdi, bu saatten sonra gerçekten şehrin ihtiyaçlarını karşılamak için adım atacak mısın? Yoksa rozet değişikliğiyle birlikte, halkın beklentileri de havada mı kalacak?

Bir başkan, halkın oylarıyla oturduğu koltuğu başka bir partiye taşıyorsa, önce o halkın yüzüne bakacak cesareti olmalı. Sebep ne olursa olsun, bu karar halkın gözünde yılların güvenini bir günde yok eder. Makam kalır, rozet kalır… Ama güven bir kere giderse, bir daha geri gelmez. Çünkü o gözlerde artık tek bir soru vardır:

“Biz sana bu oyu bunun için mı verdik?" 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.