Evlerde öyle eşyalar vardır ki, sadece bir nesne değil; bir dönemin kokusunu, sıcaklığını, huzurunu saklar. Sandığı açtığınız anda yüzünüze vuran o eski koku var ya… İşte insanı bir anda çocukluğuna götüren, sobanın çıtırtısını, annenin “Hadi uyu” deyişini, ninenin ağır ağır yorgan sermesini hatırlatan tam da o koku.
Yün yorganlar da geçmişin bu esintilerinden biri aslında. Bir zamanlar her evin baş tacıydı, her kış mevsiminin en kıymetli hazırlığı. Yorgan yapılacağı zaman bütün ev halkının bir araya geldiği, yünün güneşte kabartıldığı, yorgancı dükkanının önünde sıra beklenen o günler… Şimdilerde masal gibi geliyor. Çünkü artık çoğumuzun yatağında yün yorgan değil, fabrikadan çıkmış elyaf yorganlar var.
Elyaf yorganlar hafif, pratik, ucuz… Doğru. Ama bazı kolaylıklar insanı köklerinden de koparıyor. O hafiflik, uykuya iyi gelse de ruha aynı etkiyi yapmıyor. Çünkü yün yorganın sunduğu şey sadece sıcaklık değildi; bir güven duygusuydu. Büyüklerimizin “Üşümezsin bunun altında” diye örttüğü o yorgan, sanki dünyanın bütün yükünü bir geceliğine alırdı insanın üzerinden.
Son günlerde yapılan araştırmalar da aslında geçmişin bilgeliğini doğruluyor. Yün yorganların o doğal, ağır yapısı vücuda hafif bir baskı uyguluyor. Bu baskı, insanın sinir sistemine “Rahat ol” mesajı gönderiyor. Melatonin artıyor, kortizol düşüyor, kalp atışı yavaşlıyor. Yani o yorgan, bilimsel olarak da tam bir huzur battaniyesi.
Biz yünün kıymetini unutup elyafa geçsek de, vücudumuz o sarılma hissine hâlâ ihtiyaç duyuyor. Elyaf yorgan seni kapatır, evet… Ama sarmaz. Yün yorgan ise sarar; tıpkı birinin seni hafifçe kucaklaması gibi.
Bir de yünün o doğal mucizesi var:
Nefes alır, terletmez, mikrop barındırmaz. Lanolin sayesinde elyafın aksine bakteriye izin vermez. Kışın ısıtır, yazın bunaltmaz. Yani eskilerin “Yün, yünlüğünü bilir” sözü aslında boşa söylenmiş bir söz değilmiş.
Günümüzde yün yorgan kullanan kişi sayısı azaldı belki ama değeri yeniden anlaşılmaya başladı. Uzmanlar, yorganın ağırlığının vücut ağırlığınızın yüzde 10’u kadar olmasının ideal olduğunu söylüyor. En doğru sarılma, en doğru baskı hissi tam burada ortaya çıkıyor.
Belki sandığınızda hâlâ bir yün yorgan duruyordur. Yıllardır el değmemiş, sıkıca sarılıp bekleyen… Bir çıkarıp havalandırın. Dokunun. O ağır yüne eliniz değer değmez, geçmişin esintisi yüzünüze çarpar zaten.
Ve belki o gece…
Uykuya dalarken üzerinizde sadece bir yorgan değil, çocukluğunuzun huzuru da olur.


ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.