AyFm 100.5

Yaşasın Cumhuriyet!

Bugün 29 Ekim…

Takvim yaprakları her yıl bu tarihte bir başka gururla çevrilir.

Çünkü bugün, yalnızca bir tarih değil; bir milletin küllerinden doğduğu, iradesini eline aldığı, geleceğine sahip çıktığı gündür.

Bugün Cumhuriyet’in doğum günü.

 

1923’te Ankara’da, mütevazı bir binada büyük bir cümle yankılandı:

“Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.”

Ve ertesi gün, Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir” dediğinde, yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir yaşam biçimi değişti.

Bir millet, yüzyıllar sonra yeniden kendi kaderinin mimarı oldu.

 

Atatürk o ilk Cumhurbaşkanı sıfatıyla kürsüye çıktığında, sesi yorgun ama inanç doluydu.

Savaşlardan, kayıplardan, yokluklardan geçmiş bir halkın umudunu temsil ediyordu.

“Milletimiz, kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir,” dediğinde, aslında bir müjde veriyordu:

Türk milleti yeniden doğuyordu.

 

Cumhuriyet, yalnızca bir rejim değil; bir karakter, bir ruh, bir diriliş hikâyesiydi.

Kadının sesi duyulsun, çocuk okuyabilsin, köydeki ışık da şehirdekiyle aynı yansın diye kurulmuştu.

Eşitliğin, özgürlüğün ve emeğin sofrasında herkesin yeri olsun diye…

 

Ve bu büyük zaferin taşları yalnızca Ankara’da değil, Anadolu’nun dört bir yanında döşenmişti.

O taşlardan biri de Aydın’dı.

 

Aydın, sadece bir şehir değil; direnişin adıdır.

Yörük Ali Efe’nin, Demirci Mehmet Efe’nin, Arap Ali Efe’nin, kadınların, çocukların, isimsiz kahramanların hikâyesidir.

İşgalin en ağır günlerinde bile “Bu topraklar sahipsiz değildir” diye haykıran bir halkın evidir.

Dağlarında özgürlüğün yankısı, ovalarında inancın nefesi vardır Aydın’ın.

 

1919’da Ege’de ilk kurşunlar sıkıldığında, Aydın halkı da o mücadelenin tam ortasındaydı.

Evleri yakıldı, köyleri yıkıldı, ama o insanlar diz çökmedi.

Yeniden ayağa kalktı, toprağını, onurunu, geleceğini savundu.

Cumhuriyet’in yolu işte o direnişle, o inatla, o yürekle açıldı.

 

Atatürk’ün “Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz” sözü, işte bu şehirlerin fedakârlığıyla anlam kazandı.

O güven, o sevgi, o dayanışma; Cumhuriyet’in mayası oldu.

 

Bugün, 102 yıl sonra bile, Aydın’ın toprağında o ruh hâlâ yaşar.

Her 29 Ekim sabahı bir okulun bahçesinde minik bir el bayrak sallar, bir yaşlı kadın balkonuna bayrağını asar, bir öğretmen sınıfta “Cumhuriyet nedir?” diye sorduğunda, çocuklar gözlerinde pırıl pırıl bir umutla cevap verir:

“Özgürlüktür.”

 

Evet, Cumhuriyet özgürlüktür.

Eşitliktir.

Kimsesizlerin kimsesidir.

Bir halkın onurla, alın teriyle, inançla kazandığı en büyük değerdir.

 

Bugün bize düşen görev, o mirasa sahip çıkmaktır.

Sadece kutlamak değil; çalışarak, üreterek, öğrenerek, paylaşarak yaşatmaktır Cumhuriyet’i.

Çünkü Cumhuriyet, bir defa ilan edilip biten bir hikâye değildir; her gün yeniden inşa edilen bir eserdir.

 

Kutlu olsun Cumhuriyet Bayramımız.

Kutlu olsun Aydın’ın, Ege’nin, tüm Türkiye’nin ışığıyla aydınlanan bu büyük yolculuk.

Yaşasın özgür, eşit, umut dolu Türkiye Cumhuriyeti. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.